Sevgili okurlarım, bu konuda çok yazıldı, çizildi. Halen de devam ediyor. Herkes Atatürk´ün siyasi düşüncesini kendince yorumluyor ve kendi düşüncesinde olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Oysa tarihi gerçekler öyle değil. Konuyu epeyce geniş olarak araştırdım. Vardığım sonuçları sizlerle paylaşıyorum.
Mustafa Kemal Atatürk, Bağımsızlık Savaşı´nı kazanır. Osmanlı Devleti´nin küllerinden doğan bu yeni devletin adı ?Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve yönetim şekli de Cumhuriyet´tir.? der. Aslında başka şeyler de diyebilirdi. Çünkü o günün koşulları bunu yapmasına çok elverişliydi. Mesela, ?Bu devletin adı İslam Devleti, ben de Halifeyim? diyebilirdi. Son Osmanlı Padişahi Abdülmecit´e, ?Sen halifesin ben de sadrazamım? diyebilirdi. Osmanlı Devleti din devleti geleneğinden geldiği için bu son derece kolay olurdu. Üstelik silah arkadaşları olan diğer üst rütbeli subaylar da böyle istiyordu. Ama o böyle demedi.
Atatürk´ün kendisi milliyetçi bir insandı ve kendisinin de milliyetçilik duylarını uyandırma hedefi vardı. Bu duygusu özellikle Harbiye öğrenciliği yıllarında gelişmişti. Zira diğer milletlerden olan arkadaşları özellikle de Araplar, milliyetçilik yapıyorlardı. Yine Osmanlı Devleti Türk´ü ikinci sınıf vatandaş olarak görerek aşağılamaktaydı.
Bazı Osmanlı deyişleri Türklüğü aşağılayan niteliktedir. Örneğin ?ETREK-İ Bİ İDRAK? (=Anlayşsız Türk) ya da ?ETREK-İ NAPAK? (=Pis Türk) gibi bunlara benze birçok söylem vardır. Atatürk bu anlayışa karşı ?NE MUTLU TÜRK´ÜM DİYENE? diyerek Türklüğü yüceltmeyi düşünmüştür.
İşte tam da bu yıllarda Avrupa´da ırkçı milliyetçiliğe dayanan diktatörler iktidardır. Siyasi konjonktür uygundur. Atatürk şöyle de diyebilirdi: ?Burası Türk diktatörlüğüdür, ben de Führer Kemalim.? Ama böyle de demedi. Yine bu arada Çarlık Rusya´sında 1917 yılında komünist bir devrim yapılmıştır. Üstelik çok da başarılı olmuştur. Çarlık yılmış, Sovyetler Birliği kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı´mızda bize çok yardımları dokunmuştur. Üstelik ilişkilerimiz de iyiydi. Böyle olunca da Mustafa Kemal Atatürk, ?Bu devlet Komünist Türk Devleti´dir. Bende Yoldaş Kemalim? diyebilirdi. Onu da demedi. Ya ne dedi?
29 Ekim 1923 yılında kurulan devletin adı ?Türkiye Cumhuriyeti Devleti´dir? dedi ve son noktayı koydu. Geldiğimiz yere bakıldığında bu bir mucizedir. Sevgili Mustafa Kemal Atatürk sana ve yoldaşlarına şükranlarımızı sunuyor, milyonlarca kez teşekkür ediyoruz. Yaşasın Cumhuriyet!
ATATÜRK´ÜN SOYAĞACI
Mustafa Kemal Atatürk´ün baba soyu Aydın/Söke´den gelerek Manastır vilayetinin Debre-i Bala Sancağı´na bağlı Kocacık´a yerleşmişlerdir. Aile sonradan 1830´da Selanik´e göç etmiştir. Ali Rıza Efendi, 1839´da Selanik´te dünyaya gelmiştir. Dedesi Ahmet ve dedesinin kardeşi Hafız Mehmet´in taşıdığı ?Kızıl? lakabı ve yerleştikleri nahiyenin adı olan ?Kocacık?ın da gösterdiği gibi; Mustafa Kemal´in baba tarafından soyu Anadolu´nun da Türkleşmesinde önemli rolleri olan ?Kızıl ? Oğuz? yahut ?Kocacık Yörükleri, Türkmenleri?nden gelmektedir.
Mustafa Kemal´in anne soyu ise Anadolu´dan gelerek Rumeli´ye iskan edilen Yörük veya Türkmenlere dayanmaktadır. Anne tarafından dedesi Vodina Sancağı´na bağlı ?Sarıgöl? de denilen ?Kayalar?dan göç ederek Selanik yakınlarındaki ?Langaza?ya yerleşen Sofu-Zade Feyzullah Ağa´dır. Atatürk´ün anne soyu Konya Karaman´dan Rumeli´ye gelen ve bundan dolayı da ?Konyarlar? olarak adlandırılırlar.
Zübeyde Hanım ile Ali Rıza Efendi 1871 yılında evlenirler. Evlendiklerinde Zübeyde Hanım 14 yaşında, Ali Rıza Efendi ise 31 yaşındadır. Zübeyde Hanım; uzun boylu, ince yapılı altın sarısı saçlı, yeşil gözlü bir Yörük kızıdır. Rivayete göre, Ali Rıza Efendi Zübeyde Hanımı tanımadan önce rüyasında böyle bir kız görür. Daha sonra Zübeyde Hanım´ı görünce de ?İşte aradığım kızı buldum. Rüyamda gördüğüm kız buydu? der. Arada yaş farkı oldukça fazladır. Zübeyde Hanım başlangıçta bu evliliğe karşı çıksa da, daha sonra Mustafa Kemal´in dayısı aileyi ikna eder. Böylece Türk Milleti´ne Mustafa Kemal Atatürk´ü armağan edecek olan ?tarihi evlilik´ gerçekleşmiş olur. (1871)
Mustafa Kemal´in kendisinden başka daha beş kardeşi olur. Sırasıyla Fatma, Ahmet, Ömer, Mustafa, Makbule ve Naciye´dir. Mustafa ve Makbule´nin dışındaki kardeşler çeşitli salgın hastalıklara yakalanarak daha çocuk yaşta ölürler.
Atatürk´ün soyu hakkında dilinin altında bakla ıslatıp da bir türlü dışarı çıkaramayanlar, ayrıca bu konuda açık açık konuşamayıp zihinsel geviş getirenler bu yazı size ithaf olunur.