Neden 2015?
Çünkü 1915+100 = 2015. Yani Ermeni soykırımı iftirasının 100. yılı.
Ermeni soykırımı ile ilgili tüm hesapların 2015`e göre yapıldığının farkındayız. Bu hesaplar nelerdir diye düşünenleriniz olabilir.
Açıklamaya çalışayım.
İlk olarak sözüm ona bir grup aydın çıktı. "Soykırım yaptığımız için Ermenilerden özür diliyoruz." dediler. Beklemedikleri ölçüde bir tepkiyle karşılaşınca da; "Kendi adımıza özür diliyoruz." gibisinden eveleme gevelemeler.
Aslında amaçları, Türk halkını bu tür söylemlere alıştırıp onların bilinçlerini uyuşturmak.
İkinci olarak ta, sözde soykırımı bugüne kadar 19 ülke tanıdı. 2015`e kadar bu sayının çok daha yukarılarda olacağı düşünülüyor.
Üçüncü olarak ta; bu konuyu sürekli gündemde tutmak ve halkımızı duyarsızlaştırmaktır.
Böyle davranılması bana; kazana atılan kurbağanın yavaş yavaş ısıtılarak ve sonunda kurbağanın da fark edemediği bir olayının gerçekleşmesi öyküsünü çağrıştırıyor.
Ayrıca bir gün mesela, "Balık kavağa çıktığında, Avrupa Birliği`ne kabul edilecek olursak; birliğin bizden istediği olmazsa olmaz koşullardan birisi "Ermeni Soykırımı" tanıyacaksınız dayatmasıdır.
Asıl özür dilemesi gerekenler kimlerdir biliyor musunuz? Ruslar, Fransızlar ve İngilizlerdir.
Bin yıllardır bir arada kardeşçe yaşayan , komşuluk eden, kız alıp vererek akrabalık kuran bu iki halkı kışkırtarak birbirlerini öldürttükleri için hem Türklerden hem de Ermenilerden özür dilemelidirler.
Gerçekleşmesi mümkün olmayan ve hiçbir zaman da gerçekleşmeyecek olan vaatlerde bulundukları için Ermenilerden özür dilemelidirler.
Ermenilerden çeteler oluşturup, sivil masum Türkleri katlettirdikleri için Türklerden özür dilemelidirler.
Yoksa üç beş aydın kılıklı kişinin Ermenilerden özür dilemesinin hiçbir anlamı yoktur.
Bazıları, böyleleri için "Vatana ihanet ediyorlar." diyor. Bence bunlar vatan haini bile sayılmazlar. Hain sayılmanız için öncelikle ihanet ettiğiniz şeyi sevmeniz gerekir. Medyadan izlediğim kadarıyla vatan sevgisine dair bir söylem işitmedim, bu aydınlarımızın(!) ağzından.
Bir de özür dilemesi gereken bir kesim var ki; onlar bu görevi mutlaka yerine getirmeleri gerekir.
Onlar Damat Ferit Paşa hükümetinin uzantılarıdır. Çünkü o günkü savaş koşullarında, İngilizlerin ve Fransızların bankasıyla, savaş mahkemeleri (Divan-ı Harp) kurdurarak başta Diyarbakır Valisi, Bayburt Kaymakamı ve Boğazlayan Kaymakamı olmak üzere 40 vatan evladını idam ettirmişlerdir. Ayrıca yüzlerce insanımızda zindanlarda süründürülmüştür.
Müttefikler bununla da yetinmez. Ermeni katliamından sorumlu tuttukları aralarında gazetecilerin de bulunduğu birçok üst düzey asker ve sivil yöneticiyi Malta`ya sürgün ederler. Yargılamalar yapılır. Sonuç fos çıkar. Çünkü sözde Ermeni soykırımına ait bir kanıt bulunamamıştır. Serbest bırakılır.
Şunu asla akıldan çıkarmamamız gerekiyor. Eğer bize sözde soykırımı kabul ettirecek olurlarsa arkadan gelecekleri düşünebiliyor musunuz?
Rumlar hemen sırada. Onlar da 19 Mayıs gününü Pontus Rumlarının katledildiği gün olarak kabul ettiler. Eh ne diyelim. Söylenecek sözümüz çok.
Gençlerimize çok görev düşüyor. Daima bilinçli ve uyanık olmak zorundalar.
Mustafa Kemal ne diyor; "Eğer bir ülkenin gençliği ülke sorunlarıyla ilgilenmiyorsa; o ülkenin sonu gelmiştir demektir."
