Evet, yanlış okumadınız, 250 kilo veya 250 ton falan değil tam 250 bin ton buğday satın alınacak.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) toplam 250 bin ton ithal ekmeklik buğday alımı için uluslararası ihale açtı. Şubat ayında da 300 bin ton buğday, 25 bin ton da arpa ihalesi yapılmıştı.
Şimdi de 250 bin ton buğday ihalesi için teklif alınacak. Yani iki etapta 550 bin ton buğday ithal edilecek demektir.
Gerçekten bu miktar yeterli olacak mı bilmiyorum.
Sevkiyatın, tercihe göre farklı 8 Türk limanına yapılması isteniyor. Bu limanlardan biri de mutlaka Bandırma Çelebi Limanı olacak.
Türk çiftçisi unutulunca dış ülkelerden buğday da gelir arpa da gelir, fasulye de gelir, bakla ve nohut da?
Bakla deyince buyurun size belgesel nitelikte bir fotoğraf:
Bandırma´da sahile yakın yerde istiflenmiş tonlarca bakla çuvalları ihraç edilmek için gemi bekleniyor. Bir bölümü İstanbul piyasasına kalanı Avrupa ülkelerine.
Bundan da anlıyoruz ki Bandırma ve civar ilçe topraklarında birçok ürün yanında bakla da yetiştiriliyor. Kendimize yettiği gibi ihraç da ediyoruz.
Ancak, buğdayda tablo vahim.
Bir zamanlar tahıl ambarı olarak nitelenen ekim alanlarına sahip olan Türkiye buğdayda hızla ithalatçı ülke konumuna doğru sürükleniyor.
?Sürükleniyor? değil, çoktan ?sürüklendi? bile.
2019´un ilk 11 ayında ithalat bir önceki yıla göre % 53 artmış. İşte bugün görünen o ki, 550 bin ton buğday ithalatı ihalesinden de anlaşılıyor ki dışa çok fena bağlanmışız. Halbuki toprağımız, suyumuz var. Giderek azalsa da hala üretecek, yani ekip biçecek çiftçimiz var. Ama destek olmayınca ne toprağımız, ne suyumuz ne de çiftçimiz bir işe yaramıyor. Üreticimizin isteği; gerek tarım, gerek hayvan üreticimizin isteği; yakıt, gübre ve ilaç desteği. En hayati tarım ürünlerimizi ve etimizi ele güne el açmadan temin etmemiz için; üretim, üretim ve yine üretim.
Sadece sanayide üretim yetmiyor. Korona virüs tarımın bize ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hatırlattı. Tarım ürünlerini ülkemizde yetiştirmeliyiz, hayvancılık ta öyle.
Son haberlere bakacak olursak, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, her alanda hazineye ait atıl, yani kullanılmayan tarım arazilerinin çiftçinin kullanımına açılacağı müjdesini verdi. Güzel bir haber?
20-30 yıl öncesine kadar kendi kendine yeterli olan ülkemiz buğdaydan samana, arpadan fasulyeye ve de canlı hayvana kadar ithal eden bir ülke haline geldi ki, acele bu konumdan çıkmalıyız.
Ne ithal ederseniz edin dolarla ödemeye mecburuz, ama artık dolarda yok. Bunu söylediğimiz zaman ?buğday ithalatının, mamul madde yani; un, makarna, bulgur, irmik ve bisküvi ihracatına yönelik olarak yapılmakta olduğu söyleniyor.
İyi de; ihraç ediyoruz denilen mamullerin ana ham maddesi olan buğdayı kendi topraklarımızda yetiştirsek daha uygun olamaz mıydı?
Hem dolarlarımız cebimizde kalır, hem çiftçimiz kazanır, hem de ülkemiz kazanır.
Dostlar alışverişte görsün. Kendi toprağında üretmek varken para verip satın almak pek mantıklı olmuyor.
