Değerli okurlar,
Allah´ın selâmı hepinizin üzerine olsun.
Geçen Yalı camiine namaza girerken avluda bir kardeşimiz bana doğru yaklaşarak dedi ki ´Hocam son dönemde içimde bir daralma, bir boşluk ve huzursuzluk var. Konuştuğum, sorduğum kimseler de aynı halin genel bir durum olduğunu söylediler. Siz ne dersiniz?´ dedi. Ben de ayaküstü birkaç şey söyledim. Bu yazıda o kardeşimizin dile getirdiği hususa dair birkaç şeye değinmek istiyorum.
Zaman ve mekanın kendi zatında bir şer ve uğursuzluk bulunmaz. İnancımız bunu söyler. Ancak görülüyor ki 2020 yılının şimdiye kadar geçen zamanı bir yıla bedel ağır ve sarsıcı olayların yaşandığı bir zaman oldu.
Şunu biliyoruz. Yüce Rabbimiz Enbiya sûresinin 35. ayetinde "...Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz..." buyurmaktadır. Rabbimizin sınamaları bu dünyanın en tabii varoluş sebebi.
Doğumundan ölümüne insanoğlu devamlı bir değişim-dönüşüm ve hareket halindedir. Tek düze bir akış yok dünyamızda. Eşya, tabiat, kâinat oluş ve yaratılış sürecinde. Biz insanoğlu bu oluş ve yaratılışın tam merkezinde değiliz. Ve içinde yaşadığımız kâinatı çekip-çeviren, dizayn eden bağımsız bir özne değiliz. Bir ÖZNE var. O öznenin, asıl fâilin hükmü yürüyor bütün âlemlerde. Bize emaneten verilen yetkilerimiz var. Ve unutmamalıyız ki âlemlerin de insanın da yaratıcısı Yüce Allah buyurmuştu Nisa Sûresi,28. ayetinde:
"...İnsan zayıf yaratılmıştır."
Kıymetli okurlar, insanoğlu asıl fâil olan Yüce Allah´a imanı, itaati ve teslimiyeti bırakıp, onun var ettiği âlemde sınırsız bir irade gibi davranmaya başladığında ya büyük bir çöküntü ya da büyük bir manevi kayıp yaşamaktadır.
Bu dünyada sınanmak üzere bulunduğumuzu, mutlak bir ferahlığın ve rahatlığın olmayacağını kabullenmek zorundayız. Ve Peygamberimiz buyurur: "Dünya Mümin için hapis, kafir için cennettir." Burası denenme sahası, ahiret ödül yeridir bizim için. Bu demek değildir ki İslâm´ın da bize yüklediği yeryüzünü âdil bir düzene kavuşturmayı ihmal edeceğiz. Yoksulluğa kâni olacağız. Dertlilerin derdine sadece sabır telkin edeceğiz. Sıkıntıları dile getirmekten ve çözüm aramaktan vazgeçeceğiz. Tam aksine insanların-müminlerin hayat kalitesini artıracak, temel ihtiyaçlarını temin edecek şartları oluşturacak ve her bakımdan insanların mutluluğuna ve huzuruna vesile olacak bir gayretin içinde olacağız.
Sevgili okurlar, ülke insanımız depremlerle, şehit haberleriyle, çığ felaketiyle, uçak kazasıyla ve ekonomik sıkıntılarla; bunun yanında toplumda artan adli vak´alarla ağır bir bunalımın içindedir. Bizim söyleyeceğimiz şudur; her alanda mesuliyet sahipleri olarak hepimiz dört elle vazifelerimize sarılmalıyız. Maddi-manevi buhranlara düşen kardeşlerimizin -bir tek kişi bile olsa- yaralarını sarmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak hepimiz bir vücudun âzâlarıyız. Yaşanan acılar her birimizin gönlüne dokunur.
İbadetlerimizi, kulluğumuzu etmeden toplumumuza karşı elimizden de ne iyilik geliyorsa yapmalıyız. Zira İslâm´ın özü Yaratana ibadet, yaratılmışlara şefkat ve merhamettir.
Duamız da her yatsı namazından sonra okuduğumuz Âmenerralü´den olsun: Ey Rabbimiz! Gücümüzün yetmeyeceği şeyleri bize yükleme.
Selâm ve dua ile...
Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma
