Bandırma´nın simge yapılarından olan tarihi ve tescilli resmi binalarından olan eski Gar Oteli´nde en nihayet talan edilmeden yenileme çalışmaları başladı.
Ancak orijinal çatısı değişik bir şekilde yapılmaya başlayınca bana da bu yazıyı yazmak düştü.
Fotoğrafından gördüğümüz kadarıyla; Cumhuriyet Caddesi´nde bulunan ve işgalci Yunan ordusunun kaçarken yakıp yıktığı eski Hükümet binası Osmanlı mimari yapısıyla gözleri okşuyor. Sade ama bakmaya doyamazsınız. Şimdi hemen hemen aynı yere, 1926 yılında Özel İdare (İdare-i Hüsusiye) tarafından yaptırılan yapının mimarı Mimar Ahmet Kemaleddin.
Mimar Kemaleddin kim derseniz elimizde bulunan 20 liralarda resmi var. Eski iskele binası da onun eseri. Şehrimizdeki bu bina değişik zamanlarda çeşitli adlarla hizmet vermişti. Mesela; Otel, Özel İdare, Restoran, gece kulübü ve Dekanlık gibi?
Bandırma´nın mimari güzellikleriyle 3-4 simge binası arasında yer alan eski Gar Oteli yaklaşık 8 yıl boş kaldı ve tıpkı Pertevniyal Bandırma Hastanesi gibi kaderine terk edilmişti. Bu süre zarfında içinde ne kadar kalorifer peteği varsa hepsi çalındı.
Neyse; şimdi en nihayet restore edilmeye başlandı ama nasıl tarihi ve tescilli yapı ise? Nasıl restore ise?
Tarihi ve tescilli bir yapıya, hani sözde izinsiz çivi bile çakılamayan tarihi bir yapı aslına uygun şekilde yapılması gerekmez mi?
Özellikle dış görünüşte en küçük bir değişiklik bile yapılamaz, diye biliyoruz.
Çatı o çatı değil!
Fakat o ne? Çatı o çatı değil? Bambaşka bir çatı ortaya çıkmış. Pencereli seyir terası gibi. Şimdilik perdeyle örtülmüş ama yakında perde düşecek çatı görülecek.
Sebebi şuymuş: Bu yapı daha önce polis evi olarak tahsis edildiği zaman bir proje yapılmış. O projede çatı büyük değişikliğe uğramış şekliyle Koruma Kurulu projeyi onaylamış. Şimdi yeniden bir şirkete tahsis edilen o projeyi Koruma Kurulu aynen yeniden onaylamış.
İyi de bu nasıl bir koruma oluyor? Çatının asıl orijinal çatısıyla hiç ilgisi yok. Sözde tarihi bina! Koruma Kurulu çatıyı görmeden mi onay vermiş? Fakat belki de kanunlar değişti haberimiz yok!
Kurtuluş sonrası
Bandırma 2 Temmuz 1920 tarihinde Yunan ordusu tarafından işgal edildikten 2 yıl sonra Kurtuluş Savaşı sonunda kahraman ordumuzun önüne kattığı işgal kuvvetleri arkalarına bile bakamadan kaçmaya başladılar. Gemilere binip kaçarken şehri ve bugünkü Ayyıldıztepe´yi top ateşine tuttular. Bandırma yakılıp yıkıldı, en büyük hasar özellikle Hacı Yusuf Mahallesi´nde görüldü. Tarihi fotoğraflarda görüldüğü gibi bu mahallede adeta taş taş üstünde kalmadı.
Atatürk ne demişti?
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma´ya 8 Ekim 1925 yılında gelmiş.
?Milletimiz çalışkandır. Bu fazileti (özelliği) taşıyan Bandırmalıların şehirlerini imar edeceklerinden, halen barut ve is kokan bu beldeyi mamur (çok güzel) hale getireceklerinden asla şüphe etmiyorum? sözleri sözde kalmamıştı.
Ve Bandırma´da imar çalışmaları hızla başladı. Hacıyusuf Mahallesi´nde yapılan bahçeli 2 katlı binalar gözümüzü okşadı. Fakat bugün yerlerine dikilen 8-9 katlı apartmanlar hiç de öyle değil. Bu arada çok güzel resmi binalar da yapıldı. Bunların arasında en önemlileri; eski iskele binası, eski Gar Oteli, PTT binası, Tekel İdaresi, Pertevniyal Bandırma Hastanesi, Orta Mektep?
Tescillenerek koruma altına alınan bu güzelim yapılar içinde Pertevniyal Bandırma Hastanesi yeni yerine taşındıktan sonra kaderine terk edildi. Şimdi hala harabe halinde gözümüzün önünde duruyor. Eski halinden sadece İznik çinilerinin bulunduğu Bandırma Devlet Hastanesi yazısı kaldı ve yetkililer de öylece bakıp kaldı, hiçbir şey yapılmıyor.
Diğer tescilli yapıların özellikle özel şahısların binalarının ön cepheleri de silueti bozacak şekilde klima, baca ve reklam tabelalarıyla kapatılınca ?koruma acaba böyle mi oluyor?? sorusunu akla getiriyor.