Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

İSMAİL HAKKI ÖZSARI


Bir Öğretmenler Gününü Daha Kutluyoruz

Geçen gün sevdiğim bir öğretmen arkadaşımın daveti üzerine kendisinin de ücretli öğretmen olarak çalıştığı okula gittim. Ö


Geçen gün sevdiğim bir öğretmen arkadaşımın daveti üzerine kendisinin de ücretli öğretmen olarak çalıştığı okula gittim. Öğrencileri toplamışlar. Benden de konferans niteliğinde bir konuşma yapmamı rica etiler. İsteklerini severek yerine getirdim.
Öğretmenler odasına döndüğümüzde öğretmenleri şöyle bir yan gözle süzdüm. Hepside gencecik, pırıl pırıl insanlar. Çalışma şevkleri her halinden belli.
Ancak, kendilerini rahat ve güvenli görmediklerini fark ettim. Merakımı yenemeyip başladım sorulara. ?Nerelisiniz? Branşınız ne? Kaç yıldan beri görev yapıyorsunuz? Kadrolu musunuz yoksa statünüz başka mı?? gibisinden pekte üzerime farz olmayan sorular.
Aldığım yanıtlar karşısında şaşırdım, kaldım. Meğer ne kadar çok çeşitte öğretmen statüsü varmış. ?Kadrolu, vekil, ücretli, sözleşmeli?? v.s.
İçlerinden yalnızca bir tanesi kadrolu o da okul müdürü.
En çok tedirgin olan öğretmenler de ücretli olanlardı. Yarın yerine biri çıkıp gelse, kendisine güle güle denileceğinin bilincindeydi.
Sözleşmeli öğretmen ne demek diye sordum. Genç kızımız anlattı: Hocam 4 yıllık eğitim fakültesi mezunları KPSS´de belli bir puanı aşarsa kadrolular arasına katılıyor. Eğer birkaç puan eksik almışsa sözleşmeli öğretmen oluyor. Sözleşmeli öğretmen kadrolu öğretmen gibi tayin isteyemiyor. Bir yere bir defa tayin edilmişse oraya çakılıp kalıyor.
Kadroya geçmesi için ne yapması gerekir diye sorduğumda aldığım yanıt: KPSS´de yeterli notu alması gerekir, diye yanıtladı.
İyi güzel de bu iş nasıl olacak? Bu gençler nasıl başaracaklar bu ?KPSS? işini? Hem okulda çalışacaksın, hem de KPSS´ye hazırlanacaksın. Kaç kişi gelebilir bu işin üstesinden? Anlayacağınız cehennem azabı gibi bir şey.
Ücretli öğretmenler de, sadece ders saati karşılığı çalışan öğretmenlermiş. Yani ayda sadece 250-300 TL´ye çalışan öğretmenlermiş. Onlarında çoğu emekli olup da sonradan mesleğe geri dönenler.
Devletimiz böyle yapmakla kendilerinin deyimiyle eğitim hizmetlerini daha ucuza satın alıyorlarmış. Yani 1/3 ?üne.
Sayın devletlülerimiz; yaşamda iki şeyden tasarruf yapılamaz, yapılmamalı. Birincisi sağlık. İkincisi eğitim. Kaldı ki; devletin öncelikli görevi, vatandaşına iş, aş bulmaktır. İşsizliğin ne demek olduğunu biliyor musunuz?
Bilge kişi her sabah kalktığında ?Allah´ım sana şükürler olsun. Param yok ama yapılacak bir işim var.? Diye dua edermiş. İşte işsizlik böyle bir şeymiş.
Çok yazık; yüz binlerce genç mesleğiyle ilgili 4 yıllık lisans eğitimi almış olduğu halde işsiz, güçsüz sokaklarda dolaşıyor. Televizyonlarda izliyoruz. Üniversite bitirmiş bir sürü insan maden ocaklarında işçi olarak çalışabilmek için, belediyelerde çöpçü olabilmek için bin bir uğraş veriyorlar. Sizlerde sırf tasarruf olsun diye öte yandan çiçeği burnunda gencecik insanlar sırada beklerken, emekli olmuş öğretmenleri göreve çağırıyorsunuz.
Şimdi size bir gazete haberini aynen sunuyorum. ?sadece İstanbul´da 450 tane Türkçe öğretmenine ihtiyaç varken, tüm Türkiye de 434 tane alınıyor. Bunun yanında haftada yanlızca1 saat okutulan bir başka dersin öğretmeninden 700 tane alınıyor.?
Mutlaka her dersin kendine göre bir önemi vardır. Ancak bu dersleri önemine göre sıralarsak ?Türkçe? en üst sırada yer alır.
Bu dersin önemi tartışılamaz bile. Şöyle bir çevrenizi gözlemleyin. İlköğretim, orta öğretim mezunlarını bir kenara bırakın. Konuşma özürlü, yazma özürlü ne kadar çok üniversite mezunu görürsünüz.
Hal böyleyken ve de binlerce Türkçe dersi öğretmeninin ve diğerlerinin mağdur duruma düşürülmesine sessiz kalınması doğrusu içimi acıtıyor.
Sevgili halkım; çocuğum hiç olmazsa bir öğretmen olsun anlayışı kesinlikle terk edilmeli. Öğretmenlik öyle bir meslek ki siz ne kadar zeki olursanız olun, ne kadar yüksek puan alırsanız alın, belirli testlerden geçmeden bu mesleği tercih etmemeniz gerekir. Zira öğretmen olmak isteyenlerin öncelikle yürekleri insan sevgisiyle dolu, ruhun da sağlık yönünden bir özrü olmamalıdır.
Kendisinde bu özellikleri göremeyenler lütfen bu yüce mesleği seçmesinler. Eğitimde tasarruf yapacağız diye bu gencecik çiçekleri soldurmayın lütfen. Bu şekilde kadrolu olabilmeyi başarabilenlerin de sorunlarıyla da ilgilenin.
Geleceği şekillendirecek öğretmenlerimizi tek başına kaderine razı durumda bırakmak onları bazı akıl fukarası sözde siyasetçilerin (özellikle yerel bazda) insafına terk etmek, ülkenin geleceğine yapılacak olan en büyük ihanettir.
Onların her türlü sorunlarıyla ilgilenelim. Hele de ekonomik sorunlarını mutlaka çözelim. Çözelim ki; onlardan da yüzlerini güneşe çeviren öğrenciler yetiştirmelerini bekleyelim.
Eğitimde birlik ortadan kalktı. O başlı başına bir sorun.
Sayın devletlülerim şimdi size soruyorum! Çağdaş dünyanın geleceğine uygun, doğmalardan uzak, akıl ve bilime dayalı bu eğitim anlayışını benimseyip, düşünen, soran, irdeleyen, hakkını hukukunu bilen onayan bir insan tipi yetiştirmek isteyen öğretmen adayların ve genç öğretmenlerin daha baştan yolunu kesmek, geleceğin çiçeklerini filizlendirmeden soldurmak eğitim hangi ilkesiyle bağdaşır.?
SEVGİLİ ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.!

  • BIST 100

    9073,5%-0,07
  • DOLAR

    32,37% 0,17
  • EURO

    34,96% -0,22
  • GRAM ALTIN

    2324,68% 0,24
  • Ç. ALTIN

    3915,37% 1,87
  • Cuma 22.9 ° / 9.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 24.7 ° / 11.1 ° Güneşli
  • Pazar 23.7 ° / 12.3 ° Güneşli

Balıkesir

29.03.2024

  • İMSAK 05:26
  • GÜNEŞ 06:50
  • ÖĞLE 13:18
  • İKİNDİ 16:50
  • AKŞAM 19:36
  • YATSI 20:55