Biraz Gülümseyelim

Sevgili okurlarım, son yıllarda özellikle de son haftalarda öylesine gergin yaşıyoruz ki gülen, gülümseyen insana rastlamak çok zor. Yüzümüze sine çarpsa paramparça olur. El freni hep çekik. Bu gidişle balataları sıyırıp lastikleri kabaklaştıracağız.
İşte bu nedenle sizleri birkaç fıkrayla gündemin dışına taşıyıp, birazcık olsun gülümsetmek istedim. İnşallah doğru düşünmüşümdür.
FIKRA 1
Gereksiz yersiz cesaret can acıtır.
Erzurumlu vatandaş İstanbul´a gelir. Sakal tıraşı olmak için berbere gider. Berber fırçayı sabunlayıp, köpürtürken müdahale eder ve şöyle der:
Ben Erzurumluyum. Sabuna köpüğe gerek yok.
Kuru kuruya tıraş olur, kalkar gider.
Sıradaki de Erzurumlu bir müşteridir. Koltuğa oturunca da fiyakasını bozmaz:
Ben de Erzurumluyum, sabun, köpük istemez.
Berber tıraşa başlar. Erzurumlunun canı fena halde yanar. Erkeklik var ya sesini çıkarmaz. Ama tıraşın yarısına gelince dayanamaz:
Berber efendi sen bu tarafı köpükle yine, ben zaten Erzurum´un içinden değilim.
FIKRA 2
Yol kenarında iki belediye işçisi çalışıyormuş. Biri çukur kazıyor, diğeri de açılan çukuru toprakla dolduruyormuş. Karşıdaki kaldırımdan olan biteni izleyen biri yanlarına yaklaşarak sormuş:
Kolay gelsin arkadaşlar. Sizi bir süredir izliyorum ama ne yaptığınızı pek anlayamadım? Biriniz sürekli çukur açıyor, diğeri de açılan çukuru hemen kapatıyor. Neden?
Çukurları kazan işçi yanıt verir:
Gerçekten acayip görünüyordur. Çok haklısınız. Biz aslında hep üç kişi çalışırız. Ben çukuru kazar, bir arkadaşımız içine ağaç diker, bu arkadaşım da çukuru kapatır. Ama ağaçları diken arkadaşımız bugün hasta olduğu için işe gelemedi de.
FIKRA 3
Yargıç, kaynanasını döven sanık bir adamın davasına bakıyormuş. Olaya tanık olan adama:
Bu adamı kaynanasını döverken gördün mü? diye sormuş. Tanık:
Evet gördüm. demiş. Yargıç öfke içinde bağırarak:
Neden önlemedin, neden yardımcı olmadın?
Neden yardımcı olayım, yardım gerekmiyordu ki evire çevire dövüyordu.
FIKRA 4
Oflu Hoca, Cuma Namazında içki içenleri fena halde azarlıyormuş.
Paranızı sokağa atıyorsunuz. Kazanan kim; meyhaneci. En büyük dükkan kimin; meyhanecinin. Ya en güzel araba; yine meyhanecinin. Bu paraları veren kim; sizin gibi kafasızlar.
Aradan iki hafta geçer, bir adam koşarak hocanın yanına gelir ve ellerine sarılarak:
Allah senden razı olsun hocam, senin verdiğin içki vaazı sayesinde hayatım kurtuldu.
Hoca memnun bir ifadeyle:
Aferin sana oğlum. İçkiyi bırakmanın ödülünü ahirette de göreceksin.
Der. Adam da:
İçkiyi bırakmadım, meyhane açtım hocam