Zaman buldukça kendim için fotoğraf çekmeyi çok severim. Fotoğraf, benim için özel bir tutku.
Gazeteci olarak çektiğim haber fotoğrafları dışında, sanatsal fotoğrafa merakım, artık yaşamını İstanbul`da sürdüren fotoğraf sanatçısı Dr. Servet Sıtkı Arat`ın, Bandırma`da yaşadığı günlerde başladı. Bandırma Fotoğraf Sanatı Derneği`nin(BANFAD) kurucuları arasında da yer alan Arat, beni sanatsal fotoğraf çekme konusunda hem yüreklendirdi, hem de umutlandırdı. Yine BANFAD kurucularından olan Münip Bayraktar`ın da fotoğraflarına hayranım, Dr. Arat`ın fotoğrafları gibi. Hep, onlar gibi fotoğraf çekmeyi düşledim.
Fotoğraflarına hayranlık, haydi itiraf edeyim, hatta kıskançlık duyduğum kişilerden biri de Erdem Özcan`dır. Ne zaman onun işyerine gitsem, gösterdiği fotoğraflarını hayranlıkla izlerim. Yıllardır gazetecilik de yapan Özcan`ın son kişisel sergisinde yer alan ve benim de açılış töreninde duygularımı açıklama olanağı bulduğum sergisinde birbirinden güzel 63 fotoğraf yer alıyor. Sergide yer alıp, hepsinin altında fotoğrafla bütünleşen yazıların da bulunduğu fotoğrafların hangisini dile getireyim, bilmem! Erdek`e bağlı Hamamlı Köyü yakınlarında, Kyzikos harabelerine giden yolda yürüyen 91`lik ihtiyarın altında, yazısını benim bulduğum "ömür biter, yol bitmez" yazısı yer alıyor. Bandırma körfezindeki fotoğrafın birinde, "martıların dansı" yazıyor. Erdek`teki eski bir evin önünde çekilen "dede ve torunu" fotoğrafından çok etkilendim. Ya, Bandırma Limanı`nda, soğuk, yağışlı, rüzgarlı bir kış gününde balık tutmaya çalışanları yansıtan, "her şeye rağmen" yazılı fotoğrafa ne demeli? Bir zamanlar, çifti 25 kuruşa satılmak üzere limana yayılan palamutların fotoğrafı, beni çocukluk yıllarıma götürdü. Yine eski iskelede bağlı bulunan motorların altına yazılan "Bandırma`nın yükünü çekenler" yazısı ne kadar da uygun düşmüş.
Bu arada, benim için çok önemli olan bir fotoğraf da yer alıyor, "Fotoğrafın Dili" isimli sergide. Doğup, büyüdüğüm, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği, şimdi havuzlu Adnan Menderes Bulvarı`nın bulunduğu bölgede yer alan eski evimizin fotoğrafı beni yıllar öncesine götürdü. Altı kahvehane, üstü bizim evimiz olan ve eskiden "köprübaşı" olarak bilinen bu bölgede, evimizin karşısında yer alan çiğ börekçi Mustafa Ağabey, köfteci Erdoğan, her zaman dolu olurdu, müşterilerle. Bölgede ayrıca at arabaları da yük taşırlardı, kentin her yerine. Hasan Sur`un belediye başkanlığı döneminde kamulaştırılan bu bölgedeki tüm yapılar, evimiz dahil yıkılarak, bugünkü durumuna dönüştürülmüştü.
Fotoğraf tutkunu Erdem Özcan`ın son sergisi beni bambaşka dünyalara götürdü, fotoğrafın kendine özgü özel dilinden adeta büyülendim. Uzun süre sergi salonundan çıkamayarak, fotoğraflara tekrar tekrar baktım.
Bir kez daha yürekten kutluyorum, sevgili Erdem Özcan`ı. Yeni sergilerini özlemle beklediğimi vurgularken, sanatsever Bandırmalılara da, "Kültür ve Sanat Merkezi`nde 10 gün açık kalacak bu sergiyi mutlaka izleyin" diyorum. Çünkü fotoğrafın büyüsü bambaşka!
