Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

ALAADDİN BABUCÇU


‘DEMOKIRAASİ’(!)

Sokak hayvanlarının dışkıları ile dolu kaldırımlar, bölge işareti olarak idrarla sıvanmış apartman girişleri ve kapı eşikleri,


Sokak hayvanlarının dışkıları ile dolu kaldırımlar, bölge işareti olarak idrarla sıvanmış apartman girişleri ve kapı eşikleri, çift yönlü parklar, ağır taş saksılarla kapatılmış ve işgaliyeler ile daraltılmış sokaklar, yarı belinden kesilip tomruğa çevrilmiş zombi şekilli ağaçların üzerine çivilerle çakılmış led spotların aydınlattığı  caddelere asılan parti bayraklarının ledlerin soğuk ışığındaki mor ötesinden doğan valör ve oylumlarının (renk- derinlik ve ton değişimlerinin) verdiği haz ve heyecanla hiçbir düşünsel boyutu ve samimiyeti olmayan, ancak;  muhabbet kuşlarının beynine hitap edebilecek basitliğe indirilmiş, yerine göre inançları, yerine göre zaaf ve  ihtiyaçları,  yerine göre de hayalleri ve beklentileri istismar etmekte hiçbir beis görmeyen, siyasi slogan, afiş,  broşür,  bildiri, fotoğraf, ve basılı malzemelerin sokaklarda, meydanlarda toz, toprak ve çamurla yerde oluşturduğu  manzaraya ekleyin yasalarla sınırlanmış (!) ses desibel seviyesiyle çalınan ‘Bence kafamıza çakılan’ melodilerin ardından gelen konvoyları, ‘ İşte demokrasiye giden yoldayız’ diye düşünüyorsanız, yolunuzu biraz  daha aydınlatmakta fayda var.

Halkın kesesinden milyarlarca TL’yi sadece belagat (hitabet) sanatıyla ayakta durma ve yönetme aşkı ile yanıp tutuşan siyasi partilere dağıtmak demokrasiyi mi, yoksa bir endüstriyi mi (geçim alanını mı)  geliştirir? Tabiatıyla, şeffaflığın, denetimin, hesap verilebilirliğin ortamında demokrasiyi; aksi halde, israfı, nemalanmayı, geçim kaynağını besler. Dilimizden düşürmediğimiz demokrasinin istismara, sen-ben kavgasına, istibdada ve diğer melanetlere dönüşmemesi için öncelikle, yönetenlerin (devletin-yönetim erkinin) ve  yönetilenlerin ( halkın-hakimiyetin gerçek sahibinin) adına anayasa dediğimiz, her iki tarafın da hak, ödev ve sınırlarını çizen, temel ilkelerde bir uzlaşma ve ihlas (samimiyet) gerekir. Halkın vereceği vergiden, yapacağı  askerliğe, savaş ve afetlerde kısıtlanabileceği hak ve özgürlüklerine, evliliğinden boşanmasına, seçme ve  seçilmesinden, ölümünden verasetine her şeyi ve her hali ince eleyip sık dokuyan, tam ve eksiksiz isteyen yönetim şeklinde, iş başındakilerinin diledikleri kadarını yapmalarının, uymuyoruz, kabul etmiyoruz, saygı duymuyoruz diyerek mesuliyet ve vicdanlarını rafa kaldırmalarının, sonradan unutulmak üzere verilen sonsuz ve desteksiz vaatlerle ele geçirilip sürdürülen yönetimin adı nedir bilmiyorum, ancak bildiğim; bunun adının demokrasi olmayışıdır.

Kendini kandırmak insana özgü en kötü ruh hallerinden biriyken, kendinle beraber kitleleri de kandırmak olsa olsa patenti bize ait saltanat cilalı ‘demokıraasi (!)’ modelinde olur. Seçim beyanlarında Erdek’teki zeytinciliği geliştirip, verimliliği arttırmayı hedefleyen sayın adayların şayet tek bir zeytin ağacından birkaç ton zeytin almak gibi sihirli formülleri yoksa: Çocukluğumdan hatırladığım, içinde kaybolacağınız kadim zeytin ağaçları ile türlü çiçekleri ve yemeklik otları bulabileceğiniz, patikalarının kenarlarında mor menekşelerin ve kırlangıç otlarının çiçek açtığı zeytin ormanı arazilerin şu anda beş katlı blok apartmanlara ve asfalt yollara dönüşümünün korkutucu ivmesini, (zamanla artan hızını) betonun zeytinlikler içinde ilerleyişini, çöp ve atıklarla dolmuş derelerini göz ardı ederek ve iklim değişikliği gibi bir belayı hiç hesaba katmadan sunulan vaatlerin gerçeklerle ilgisi muhtemelen yel değirmenleri ile onun kahraman şövalyesi kadardır. 

Benden başka bir çok seçmenin zihnini pembeye boyayan ‘Erdek’te kapalı pazar yeri’ vaadi genel ekonominin hayat verici etkisinden olsa gerek; tezgah açan pazarcıların sayısının azaldığı, hobi (!) olarak pazar artığı toplayanların gözle görülür varlığı ortadayken ve kitleler ‘enfilasyonun (!)’ türlü çeşidi ve ayak oyunları altında ezilirken, vaatlerinize pazar yerinin çatısını sedeften, direklerini fil dişinden, boyasını da altın yaldızdan yapacağınızı söylemeniz bizdeki ‘demokıraasinin(!)’ şanına yakışır.

Seçim öncesi ‘bizlerin’ seçim sonrası ‘benlere’ dönüşmesi, üç beş yılda bir sandık önümüze konduğunda yaşadığımız bir ‘dejavu’ (yaşanmış bir anın tekrarı hissi) olsa gerek. Dört bölüm ve on sekiz madde olarak açıklanmaya çalışılan, okuyanın nefesinin yetmeyeceği uzunlukta paragraflar, evrenin sınırlarını aşan, şapka çıkaracağınız, ancak, yönetilenlerin, sıradan çoğunluğun esamesinin okunmadığı Kent Konseyi Yönetmeliğinin , amacı, kapsamı, ilkeleri, görevleri, organları ve kağıt üzerinde süslü jargonuyla, (teknik ve mesleki diliyle) halktan uzaklaşan demokrasiye ve demokrasiden uzaklaşan halka bu zamana kadar bir hayrı olmadığı gibi, hukuka, halka, hakka ve anayasaya rağmenler ile yürütülen göstermelik demokıraasinin(!) de 31 Mart’a ve sonrasına getireceği hayrı merakla bekliyor, aklın, bilimin ve erdemin ışığında esenlikler diliyorum.

  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,42% -0,15
  • EURO

    34,65% -0,66
  • GRAM ALTIN

    2439,28% 0,14
  • Ç. ALTIN

    3999,24% 0,19
  • Cumartesi 22.1 ° / 9.9 ° Güneşli
  • Pazar 15.6 ° / 9.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 14.7 ° / 10.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Balıkesir

27.04.2024

  • İMSAK 04:33
  • GÜNEŞ 06:07
  • ÖĞLE 13:11
  • İKİNDİ 16:59
  • AKŞAM 20:05
  • YATSI 21:33