DERVİŞ KAŞIKLARI

?Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?? Diye sordular bir bilgeye.
Bilge büyük bir sofra hazırladı ve sevgiyi dillerinden eksik etmemelerine karşın, onu günlük yaşamlarında hiç kimseye göstermeyen kişileri yemeğe çağırdı. Sofrada herkes yerine aldıktan sonra, önlerine birer tas sıcak çorba, sonrada derviş kaşıkları denen, sapları bir metre uzunluğunda özel kaşıklar getirildi.
Ev sahibi bu kaşıkları nasıl tutmaları gerektiğini söyledi. ?Herkes kaşığının ucundan tutmak zorunda değildir.?
Konuklar uçlarından tuttukları bir metre uzunluktaki kaşıkları güçlükle taslarına daldırıyorlar, fakat kaşıklarına çorba doldurup ağızlarına götüremiyorlardı. Ağızlarına bir kaşık bile çorba koyabilmeyi beceremeyen konuklar kaşıklarından dökülen çorbalarla da sofranın üstünü kirletmişlerdi.
Bilge bir gün sonra ikinci bir yemek verdi. Bu kez, sevgiyi gerçekten bilen ve onu gerçekten yaşayanları çağırdı. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle dolu kişiler geldi. Yerlerini aldılar sofrada. Önlerine birer tas çorba ve sapları 1 metre uzunlukta derviş kaşıkları getirildi. Onlara da ancak kaşıkların saplarının ucundan tutabilecekleri söylendi.
Ev sahibi bilgenin, ?Buyurun afiyet olsun.? sözünden sonra, herkes önündeki kaşığı sapının ucundan tuttu ve?
Herkes kaşığını karşısındaki kişinin tasına daldırıp aldığı çorbayı karşısındakinin ağzına uzattı. Bu yöntemle herkes karnını doyurdu. Konuklar sofradan kalktıklarında, herkes doymuş ve sofranın üzerinde tek bir damla bile çorba yoktu.
?İşte? dedi bilge, ?.kim ki yaşam sofrasında yalnızca kendini görür ve yalnızca kendini doyurmayı düşünürse, o kişi aç kalacağını da bilmelidir. Ve kim başkasını da düşünür ve onları da doyurmaya çalışırsa bir başka kişi tarafından kendisi de doyurulur. Çünkü yaşam denen bu pazarda olan değil, veren kazançlıdır her zaman??
İşte sevgili okurlarım; sevgiyi, paylaşmayı, başkalarını da düşünmeyi anlatan ne güzel bir öykü değil mi?
Şöyle çevrenizdekileri bir gözlemleyin; sevgiden durmadan söz edip de nefretle dolu, paylaşımdan söz edip de hep bana hep bana diyen, haktan hukuktan söz etmeyi dilinden düşürmeyip de haksızlığın daniskasını yapan ve de durmadan demokrat olmayı dilinden düşürmeyip de en ufak bir eleştiri karşısında en yakını olan eşini bile yumruklayabilen ne kadar çok insan göreceksiniz.