Eski dostluklara büyük önem veririm. Dostlarım çağırırsa, çok önemli bir nedenim olmadıkça asla geri çevirmem. Geçtiğimiz gün, bir telefon aldım, sevgili büyüğüm, meslektaşım Sayim Alkazak`tan. "Önder, bu akşam Yüksel Güvenen ağabey ile bir yemek yiyeceğiz, seni de bekliyoruz, gelir misin?" diyordu. Gelmez miyim? Çağrıyı, Balıkesir`de bulunduğum sırada almıştım ve gün bitmek üzereydi, akşam oluyordu. Balıkesir`deki randevumu yerine getirdikten sonra hemen yola çıktım ve ver elini Erdek!
Sayim ağabey, benim için çok değerlidir. Zaman zaman dile getirmekten mutluluk duyduğum gibi, gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda bana güvenerek, bu meslek konusunda yüreklendiren, beğendiğim bir gazeteci-yazardır. Onunla, 1972 yılında birlikte, birkaç sayı da olsa bir Erdek gazetesini çıkarmıştık. Yılların dostluğu içinde bir gün olsun birbirimizi kırmadık, birbirimize saygısızlığımız hiç olmadı. Her zaman sevgi ve saygıya dayalı dostluğumuzu koruduk. Bundan sonra da aynı çizgiden hiç şaşmayacağız. Her zaman şuna inanmışımdır ki, dostluk, iki yürek arasında akan bir nehir gibidir. Gittiği yeri de temizler, geldiği yeri de
Avukat Yüksel Güvenen. Erdek`teki gerçek dostlarımın ilk sıralarında yer alır, Yüksel ağabey de
Kızı Aslı`nın edebiyat öğretmenliğini yapmıştım, 1988`li yıllarda, Bandırma Kültür ve Eğitim Vakfı Özel Lisesi`nde
O günlerde başlayan dostluğumuz, bugünlere dek uzandı, Yüksel ağabeyle
Sohbetinden her zaman keyif aldım, yaşam deneyimlerinden çok yararlandım. Bir söz şöyle diyor:
"Dostluk, yüreğindeki acıyı paylaşmaksa, ağladığında sıcacık bir kucaksa ve gerektiğinde ateşe atlamaksa, dünya durana ve bu can ölene dek dostunum."
Yüksel ve Sayim ağabeylerimle yemeğimizde unutulmaz bir söyleşi gerçekleştirdik, politikadan spora, sanat ve kültürden, sosyal yaşama değin
Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Yine görüşmeyi dileyerek, veda ettik birbirimize
Balzac, "İyi dostluklar, hesapsız kurulur" diyor. Son derece doğru! Kişisel çıkarın olduğu yerde dostluklardan söz etme olanağı yoktur.
Son sözü, Albert Eistein`e bırakalım:
"Aptallara göre insanlar;
Irk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk,
Din ve dil başta olmak üzere
Sekizden fazla kategoriye ayrılırlar
Halbuki olay bu kadar komplike değildir!
İnsanlar, sadece ikiye ayrılırlar;
İYİ insanlar ve KÖTÜ insanlar!"