İslâm bir ahlâk dinidir. İslâm, hayatın her anını içine alan sorumluluklar yükler.
Belirli zaman ve mekânlarda ve belirli şekillerde yapılan ibadetler olduğu gibi, hayatın tamamını kuşatan bir ibadet anlayışı vardır.
Yaptığımız her iş bu anlamda İslâm´a ve Yüce Rabbimizin rızasına uygun olmak durumundadır. Bir mümin hayatını parçalara bölmez. Yani din benim şu işime karışır şu işime karışamaz demek ?haşa- Allah´a sınır çizmek olur.
Ticaret hayatı da dinin dışında ve dindarlığın müdahil olmadığı bir alan değildir. İslâm ticari hayata dair birçok esaslar koymuştur. Helal haram çizgileri çizmiş ve Müslümanların bunlara uymasını istemiştir.
Kur´ân-ı Kerim´de şu ayet bu konuda çok önemlidir:
?Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.?(Nisa,29)
Ticaretin meşru olduğunu vurgulayan ayet, haksız yollarla mal yemeyi insanın kendisini öldürmesiyle eşdeğer olduğuna işaret ediyor. Bir nevi haram yemek intihar etmek demektir. Haram yiyen insan manen kendisini ve gelecek nesillerini heba etmiştir.
Hz. Peygamber peygamberliğinden önce bilfiil ticaretle meşgul olmuştur. Peygamber iken de ticaret yapmış alışverişin inceliklerini ashabına öğretmiştir. Müslüman tacir nasıl olmalıdır bunu bizzat örnekliğiyle göstermiştir. Medine´ye hicret edildikten sonra ilk işlerden biri olarak Medine pazarını kurup oraya bir kadın zabıta memuru tayin etmiştir.
İslâm´ın ticaret hayatında koyduğu esasları şöyle özetlemek mümkündür.
Satılan-alınan şeyler helal olmalı ve helal yollardan olmasına dikkat edilmeli. Emeğin hakkı teslim edilmeli. Satılan şeyin içinde kul hakkı olmamalı. Üreticinin hakkı ödenmeli.
Satılması ve alınması yasaklanan şeyler alınıp satılmamalı. Bunlar: domuz eti, sarhoşluk veren şeyler vb.
Kusurlu bir malı satarken kusurunu açıklanmadan satılmamalı. Aksi durumda haram kazanç elde edilmiş olur. Kusurunu açıklamadan mal satana Allah gazap eder ve melekler lanet eder.
Satıcı, yemin etmekten kaçınmalıdır. Yemin ederek sattığı malın bereketi kaybolacaktır. Yine tartarken ölçü ve tartıda hile yapmamalı. Tartarken fazladan tartmalıdır. Ölçü ve tartıda hile yapan Şuayb(as)in kavminin helak olduğunu unutmamalıdır.
Satıcı reklamlarla insanları aldatmamalı. Reklamda ne vaat ediyorsa müşterisine onu teslim etmelidir. Malın görünen kısmıyla görünmeyen kısmı arasında fark olmamalıdır.
Hz. Peygamber bir gün pazarda dolaşırken elini bir buğday yığının içine daldırmış. Buğday yığınının altı ıslak, üstü kuru. Satıcıya sormuş ?bu nedir, niçin altı ıslak´ diye. Satıcı ?yağmur yağmıştı üstü kurudu altı ıslak kaldı´ demiş. Efendimiz ?Madem öyle, ıslak kısmı insanların görmesi için üste getirmen
gerekmez miydi?? buyurmuş ve hepimizin bildiği şu mübarek sözünü söylemiş Allah Rasûlü:? Bizi aldatan bizden değildir.?
Konuya devam edeceğiz inşallah. Allah´a emanet olun.