HASET GÜZELLİKLERİ YER BİTİRİR

Başkalarının sahip olduğu imkânları kıskanma anlamında bir terim olan haset, dinimiz İslam´ın Müslümana yakıştırmadığı manevi bir hastalıktır.
Haset başkasının sahip olduğu maddî veya mânevî imkânların kendisine geçmesi veya kıskanılan kişinin bu imkânlardan mahrum kalması yönündeki istek ve niyeti ifade eder.
Haset, insanın tabiatında az-çok var olan bir duygudur. Ancak bu duygu törpülenmeli ve terbiye edilmelidir. Dizginlenmeyen haset öyle bir noktaya ulaşabilir ki muhatabını suç işlemeye ve dünyasını da ahiretini de harap etmeye kadar götürebilir.
Onun içindir ki haset sözlü ve fiili bir eyleme dönüşmeden önlenmelidir. Hz. Peygamber(sav) ? Haset duygusuna kapıldığın zaman Allah´a istiğfarda bulun.? buyurmuştur. Zira Efendimizin ifadesiyle iman ile haset bir insanın kalbinde birlikte bulunmamalıdır.
Yine Efendimiz (sav) ?Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar, bitirir.? buyurmuş ve hasedin sonuçlarına dikkat çekmiştir.
İnsanlar genelde maddi konularda birbirlerine haset ederler. Kendisinden daha rahat yaşayan, mali imkânlara daha çok sahip olanlara karşı içten içe bir düşmanlık bile belirebilir. Burada en başta sanki Yüce Allah´ın rızık taksimine ve imkân dağıtmasına bir rızasızlık olabilir. Ki, en tehlikelisi de budur. Takdire rıza her şart altında Cenab-ı Hakk´a teslimiyetin bir gereğidir. O ne dilemişse sonsuz hikmetler vardır.
Rızık taksimine itiraz edenlere şöyle buyurur Yüce Mevla: ?Yoksa, insanları; Allah´ın lütfundan kendilerine verdiği şey dolayısıyla kıskanıyorlar mı?...?(Nisa,54) Bir başka ayet: ?Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.?(Zuhruf,32) Burada insanların farklı farklı imkânlara sahip olmasının hikmetlerine de değinilmiştir.
Peygamberimizin tavsiyesi maddi farklılıklardan dolayı buhrana düşmektense kişinin kendisinden daha zor durumda olanlara bakmasıdır.
Bir gün Peygamberimiz bir sahabiyi övmüş ve onun cennet ehlinden olduğunu müjdelemiş. Diğer sahabilerden birisi onu merak etmiş. İbadet ve amel hayatında ne gibi farklılıklar var diye gözlemlemiş. Bulamayınca o kişinin kendisine sormuş ?nedir seni bizden ayrıcalıklı kılan´ diye. O da cevaben: Gördüklerinden başka bir ibâdetim yoktur. Şu var ki, hiçbir Müslümana karşı kalbimde ne hile düşünürüm, ne kin ne de haset beslerim, dedi. Kıymetli okurlar, o kişiyi Peygamber övgüsüne ve cennet müjdesine eriştiren hasetten arınmış olmasıdır. Böylece biz de öğreniyoruz ki cennetin anahtarlarından biri de hiç kimseye karşı haset beslememektir.
Kaygısı dünya olan haset eder. Kaygısı ahiret olan ise hiç kimsenin elindekine göz koymaz.
Sadece haset eden olmaktan kaçınmak değil hasetçininin hasedinden de korunmak lazımdır. Bunun için Peygamberimizin de okuduğu üzere sık sık felak sûresini okumalı ve hasetçilerden uzak durmalıyız.