İnsan hayatında çok çok önemli 2 tane zenginliğimiz vardır.
Birincisi "Dostlarımız."
İkincisi ise "İyi bir karakterimiz."
Bunlara sahipsek zenginizdir.
Dostluk herkesin başarabileceği bir şey değildir. İnsanlar öteden beri dost bulmakta sıkıntı yaşamışlardır. Bu sıkıntılarını şiirlerine, şarkılarına, türkülerine yansıtmışlardır.
"Dost diye diye nicesine sarıldım.
Benim sadık yârim kara topraktır."
"Gün akşam oldu, bir dost bulamadım."
"Eski dostlar, eski dostlar
." vb.
Dostluğun temelinde güven vardır.
Dostluk gündelik ilişkilerden farklı bir şeydir.
Dostluk kalıcılık ister.
Dost, kendi çıkarı için sizi satmaz.
Dost, dostun alnındaki sineği silahla öldürmez.
Dost, dostunun hatalarını gömmek için evinin arka bahçesinde daima bir yer ayırır.
Dost, iyi günde de kötü günde de yanımızdadır.
Dostluk, kendinde olanı verebilmek ister.
Dostluk, değer bilmeyi ister. Sevmeyi bilmek ister. Anlamayı, saygı duymayı bilmek ister.
Kısaca dostluk çok şey ister.
Günümüzün dertlerinden biri de karakterlerin bozulmasıdır.
Karakterler bozulunca herkes birbirinin rakibi oldu. Bu rakiplik içimize öyle işledi ki;
İş arkadaşları rakip oldu,
Kardeşler rakip oldu,
Anne-baba rakip oldu,
Eşler birbirine rakip oldu.
Eh insanın kıblesi para, mal, mülk olunca rekabet de kaçınılmaz oluyor.
Rekabet dünyasında ilk kaybedilen dostluktur. Zalimlikler sahte gülücüklerle örtülü. Arkanızdan saplanan hançer, omzunuza konan elle gizlenir. "BİZ BİR AİLEYİZ" yalanıyla en acımasız sömürüler saklanmaya çalışılır.
Çıkarların çatıştığı yerde dostluktan söz edilmez.
Böyle aşağılık bir arkadan vurma ortamında güzel karakterden söz edilir mi?
Sevgili okurlarım işte "Artık dost kalmadı" yakınmasının iç yüzü budur.
Dostlarınızın olması dileğiyle.