Kıymetli okurlar, yine bir miladi yılın sonuna geldik. Koskoca bir yılı geride bıraktık. Dünyayı kasıp kavuran bir atmosferde geçirdik 2020 yılını. Başlarken hiç böyle bir yılı hayal etmemiştik. Başta Çin olmak üzere bazı ülkelerden bir virüs haberi geliyordu. Oralı değildik açıkçası. Ama sonra Mart ayında bizim ülkemize de sirayet etti, maalesef. Sonra gecemiz gündüzümüz Kovid-19 oldu. Rabbimiz bir an önce bu musibeti üzerimizden kaldırsın.
Şu biten bir yıl gibi bir gün ömrümüz de bitecek ve bize verilen sınırlı ömrün de bittiğine şahit olacağız. Ecel denilen son bizi takip ediyor. Her an bu mutlak sona doğru yaklaşıyoruz. Geçen yıllarımıza dönüp baktığımızda sanki bir an gibi hepsi. Esasen Kur´an-ı Kerim de insan ömrü için buna benzer teşbihlerde bulunuyor.
Kur´an-ı Kerim´de yüce Rabbimiz sıklıkla bize tefekkür etmemizi, geçmiş milletlerden ibret almamızı, oyun ve oynaşta zamanımızı heba etmememizi öğütler. Bu dünya hayatının geçici olduğu vurgulanır ayetlerde. Hayırlı ve baki olanın ahiret olduğu, kalıcı olanın iman ve salih ameller olduğu anlatılır. Mal ve evlatların, makam ve rütbelerin öbür âlemde geçer akçe olmadığı bazı şahsiyetler üzerinden de izah edilir. Gelin görün ki insanoğlu geçici ve çabucak eriştiği hazları tercih ediyor. Süfli, nefsi, hayvani zevklere aldanabiliyor, insan. Sahip olduğu ve olmak istediği menfaatler uğruna Allah´ın rızasını, hayırlı olanı ve ebedi olanı terkedebiliyor.
Sevgili okurlar, ´zaman´ isanoğlunun bedelsiz sahip olduğu, kendisine lutfedilen paha biçilemez bir hazine. Ebedi hayatı kazanabilmenin bir aracı olarak zaman, insanın idrakinde olması gereken bir mefhum. Peygamberimizin ifadesiyle insanın kıymetini fark edemediği iki nimetten biri zaman. Diğeri de sağlık. Ne hazindir ki her ikisi de elden kayıp gittikten sonra kendisini hissettiriyor. Varlığında şükredilmeyen, yokluğunda tekrar sahip olmanın mümkün olmadığı iki nimet.
Zaman ve sağlığı kaybetmenin pişmanlığını yaşamamak için her an muhasebe içinde olmak zorundayız. Hiç olmazsa hayatımızın dönüm noktalarında bir muhasebe ve tefekkür haline girmeliyiz. Peygamberimizin ´Hesaba çekilmeden çüönce kendinizi hesaba çekiniz.´ hadis-i şerifi doğrultusunda ahirette büyük mahkeme kurulmadan önce, bu dünyada gidişatımızı kontrol etmek ve yolumuzu, yönümüzü İslam üzere doğrultmalıyız.
Yüce Rabbimiz kafir veya günahkar olarak ahirette pişmanlık yaşayanların durumunu şöyle haber veriyor Kur´an´da: Onlar cehennemde, "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim" diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) "Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur." (Fatır,37) Anlaşılıyor ki hayatımız düşünmek ve ibret almak için, kendimizi ıslah edebilmek için hayli uzun bir süreç. Ancak iman, salih amel ve istikamet üzere yaşamayanların hüsranı çok ağır olacaktır.
Rabbimiz böyle hüsrana uğramaktan bizleri uhafaza eylesin. Ömrümüz de ölümümüz de dirilişimiz de ahir ve akıbetimiz de hayır olsun...
Bugün, 23 Nisan 2024 Salı
