LÜTFU DA HOŞ KAHRI DA

Kıymetli okurlar,
Yüce Allah´ın biz insanoğlunun bu dünyaya sınamak üzere yaratıp gönderdiğine iman ediyoruz. Hayırla da şerle de deneniyoruz. Hayatımız inişli çıkışlı. Varlık darlık, üzüntü sevinç arasında salınıp duruyoruz. Ve nihayetinde niyetlerimize, tavırlarımıza göre Hak katındaki yerimizi belirliyor, cezaya mı mükafatı mı ereceğiz yolumuzu çiziyoruz.
Bugün bu girizgah ile şu hadisi şerifi siz kıymetli okuyucularıma ulaştırmak istiyorum.
Allah´ın son elçisi Hz. Muhammed (sas) buyuruyor ki: "Müminin hâli ne ilginç, takdire şayandır. Başına sevineceği bir şey gelir, şükreder bu onun için hayır olur. Başına üzüleceği bir şey gelir, sabreder, bu da onun için hayır olur. Bu hâl sadece müminde bulunur.
"Şu güzelliğe ve Allah´ın rahmetine bakar mısınız.
Hiçbir amel işlemeden bile içinde bulunduğu haldeki tavrıyla Allah´ın rızasını alabilir Müslüman. Yeterki niyetini halis tutsun. Cenabı Hakk´ın takdirine rıza göstersin. İsyankar olmasın. Özellikle hastalık, bela ve musibet ile sınandığında baş kaldırmasın. "Niye ben, sıkıntı hep beni mi bulur, ben bunu yaşayacak ne yaptım ki" gibi herşeyi hikmetse yaratan, kullarının hep hayrını dileyen Yüce Allah´ı kızdırmasın, küstürmesin. Musibetleri Allah´ın sevdiği ve kemalini istediği kimselere isabet ettirdiğini bilsin. Olgunlaşmanın da mükafata nail olmanın yolunun da çile çekmek ve çile çekerken oflayıp puflamamak olduğunu bilsin.Bir de zikrettiğim hadisi şerifte sevinçli halde de açmak ve ölçüyü kaçırmak değil; şımarıklık, haddi aşmak ve kibirlenmek yok aksine tevazu ile nimeti vereni hatırlayıp şükreden olmak var.
Hasıl ´lütfun da hoş kahrın da hoş´ diyebilmek var.
Her daim Allah´ı hatırlayıp O´na yönelmek var. Yegâne gaye Cenab-ı Hakk´ın rızasını talep var.
Selam ve dua ile...