Medeniyet özel hayata saygıyla başlar

İşinde gücünde ve üretim halinde, kötü söz yok selamlaşma ve yardımlaşma var. Biliyorsa konuşur, bilmiyorsa susar ve doğrusunu araştırır. Hiç kimseyi çekiştirmez çünkü herkesin özeline saygı duyar. Birinde bir hata gördüğünde tatlı bir şekilde hata yapanı uyarır ve düzeltmesini bekler. Gerekiyorsa yetkin kişi ya da kişilerden bu konuda yardım alır ve çözüm için uğraşır. İnsanların bir anda değişemeyeceğinin farkındadır. Çünkü eğitim kimilerine göre anne karnından ve birçok uzmana göre de bebeklikten başlayan bir süreçtir. Kişinin özeline saygı duyan insan asla dedikodu yapmaz. Başkasına zarar vermediği sürece özel hayat herkesin kendine aittir. Dokunulamaz ve karışılamaz. Bu konuda söz söylemek de kimseye düşmez.
Bir hayal edelim: Toplum olarak başkalarının özellerini konuşarak, boş televizyon dizileri önünde ve gereksiz işler yaparak harcadığımız enerjiyi proje yapmaya ve üretime aktardığımızı düşünelim. Bilim ve teknoloji alanında dev adımlarla ilerlediğimiz gibi insanların özellerine saygı duyarak ve bütün insani değerleri önceleyerek hem maddi hem de manevi olarak çok güzel bir konuma gelebiliriz. Odaklandığımız şey bilim ve teknoloji, koruyup geliştirdiğimiz insani değerlerimiz olursa çocuklarımıza ve gelecek nesillere çok güzel bir ülke ve çok güzel bir dünya bırakabiliriz.
Aslında her şey elimizde, değişime ve değişmeye karar verdikten sonra iş uygulamaya kalıyor. Başkalarını beklemeden ilk adımı atan olma cesaretini göstermemiz gerekiyor. Güzel şeyler düşünmek ve çalışıp üretmek insanı ruhen ve bedenen tedavi eden güzel ve kaliteli bir yaşamın garantisidir. Şurası bir gerçek ki bedensel ve ruhsal rahatsızlıkların büyük bir çoğunluğu boş oturmak, vakit öldürmek, başkalarını çekiştirmekten, hiçbir işe yaramıyor olmak duygusundan kaynaklanmaktadır. Diğer yandan büyük bir heyecanla bir iş, bir proje takip ettiğimizi düşünelim. Birbirimizi çok sevdiğimizi ve saydığımızı, en güzel ve en tatlı sözlerle konuştuğumuzu hayal edelim. İnsanın ya da toplumun bünyesinde bir hastalık barınabilir mi? Bence barınamaz. O halde yapmamız gereken herkesin özeline saygı duymak, en güzel sözlerle birbirimize hitap etmek, düşünmek, bulmak, icat etmek, çalışmak ve üretmektir. Böyle yaptığımız takdirde hem bedensel hem ruhsal sorunlarımızın üstesinden gelmiş olacağız. Daha sağlıklı bireylerden oluşan daha sağlıklı bir toplum haline geleceğiz. Hem kişisel hem toplumsal yararımız ve mutluluğumuz böylesine güzel bir hayat tarzının içinde saklıdır. Öyleyse gidip onu bulalım. Yüce Yaratıcımızın bize verdiği akıl ve iradeyi bu yönde kullanalım. Herkesin özeline saygı duyacağımız, sözün en güzelini, davranışın en soylusunu sergileyeceğimiz, düşünen, bulan, icat eden, çalışan ve üreten birey ve toplum olacağımız o güzel mutlu günlere beraberce el ele.