Padişah Sultan Murat gece bir rüya görür. O gün pek telşlı ve heyecanlıdır. O`nun bu halini farkeden Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
- Hayrola Efendim canınızı sıkan bir şey mi var?
- Akşam çok garip bir rüya gördürm.
- Hayırdır inşallah.
- Hayır mı şer mi öğreneceğiz.
- Nasıl yani?
- Hazırlan dışarı çıkıyoruz.
Ve her ikisi de tebdil-i kıyafet bürünüp Beyazıt`a çıkarlar. Oradan Vefa`ya ve Zeyrek`ten aşağı sallanılar. Unkapanı civarına gelince etrafa gözlemleyen padişah yerde yatan bu ceset görür.
- Kimdir bu? Diye sorar.
Ahali:
- Aman Hocam hiç bulaşma! Derler.
- Ayyaşın meyusun biri işte.
- Nereden biliyorsunuz? Der padişah.
Ahali de:
- Müsaade et de bilelim. 40 yıllık komşumuz.
Aralarından biri ayrıntılı olarak anlatmaya başlar:
- Aslında iyi zanaatkârdır. Azaplar Çarşısı`nda çalışır. Nalının hasını yapar. Ancak, kazandıklarını içkiye, fuhuşa harcar. İsterseniz komşulara sorun. Sorun bakalım onu bir cematte gören olmuş mu?
Mahalleli ortalıktan yok olur. Bunları gören Vezir de gitmeye kalkar. Ancak Padişah engel olur ve şöyle der:
- Millet çekip gidebilir ama biz gidemeyiz. Öyle veya böyle tebaamızdır. Defini tamamlamak gerekir.
Bunun üzerine Vezir de:
- Saraydan birkaç hoca gönderir. Vebalden kurtuluruz. Der.
Padişah:
- Olmaz! Rüyadaki hikmeti çözemedik daha. Diye söylenir.
Sonunda cenazeyi kaldırıp defnetmeye karar verirler. Herşeyi hazırlarlar. Meftayı hazırlayıp Fatih Cami`nin musalla taşına koyduklarında, yakınlarını bulmak gelir akıllarına. Nalıncının evini bulurlar. Kendilerini yaşlı bir kadın karşılar kapıda. Sanki bu rölümü bekler vaziyettedir. Ellerini yumruk yapıp, başının iki yanına dayanan kadın başlar konuşmaya.
- Biliyor musun oğlum?.. Bizim efendi bir âlemdi vesselâm
Akşamlara kadar nalın yapar
Birinin elinde şarap şişesi gördü mü kazandığı parayı verip satın alırdı, sonra da getirip dökerdi helâya. Ümmeti Muhammed içmesin diye böyle yapardı. Sonra malum kadınların ücretlerini öder eve getirir ve onları fuhuştan alıkoymaya çalışırdı. Hep uzak mescitlere giderdi. "Öyle bir imam arkasında durmalı ki, tekbir alırken Kâbe`yi görmeli!" derdi. Kimseye zahmet olmasın diye mezarını da bahçede hazırladı. Seni kim yıkasın? Kim kaldırsın diye sorduğumda:
- - Allh büyüktür hatun. Hem Padişah`ın işi ne? Diye söylerdi.
Sevgili okurlarım işte bu kişi adsız, şansız Allah dostlarından NALINCI BABA`dır. Asıl adı Muhammed Mimi Efendi olan bu zat Bergama doğumlu olup 1512 yılında vefat etmiştir. Türbesi Unkapanı`nda, Cibali tütün fabrikasının arkasında, Haraçzade Cami karşısındadır.
