Orucun mükâfatları olduğu gibi, oruçluya kazandırdığı nice güzellikler vardır. Genelde Ramazan ayı özelde oruç ibadeti, bir ahlak eğitimidir. İslâmî yaşantıya alıştırmadır.
Oruç, evvela insana kendine hâkim olmayı, iradesiyle nefsine sahip çıkmayı öğretir. Normalde insan hep bazı yanlışları, alışkanlıkları yapmaya mecbur gibi hisseder kendini. Nefsinin esiri gibi davranır. Ama oruçla öğrenir ki sağlam bir niyet ve iradeyle zorlukları aşabilir. Bırakamam dediği alışkanlardan vazgeçebilir. Oruçlu, sahurda ettiği bir niyetle 17-18 saat boyunca diğer zamanlarda helal ve meşru olan şeyleri bile sırf Allah için terk edebilmektedir. Bu, iradenin terbiyesiyle mümkündür ve bunu öğrenir oruç tutan kişi.
Sakınmak, terk etmek ve vazgeçmek insan olmanın gereğidir. Sorumluluğu olmayan varlıklar gibi olamaz insan. Vazgeçebildikleri ve tercih edebilme hürriyeti insanı insan yapar. Oruç, bir şeyler yapmaktan çok yapmamayı öğrenmektir. Oruç, vaz geçebilmektir.
Oruç, nimetin kadrini ve şükretmenin gerekliliğini öğretir. Düşünün ki varlıklı veya yoksul oruçlu olmadığımız zamanlarda nerdeyse her dakika bir şeyler yer içeriz. Ve bu Yüce Allah´ın verdiği nimetleri sıradan, önemsiz görmeyi doğurabilir. Hâlbuki her bir nimet hayati önemde. Dolayısıyla oruçla, nimetin değerini anlıyor ve onları bize lûtfedene şükretmemiz gerektiğini öğreniyoruz.
Oruç, açlığın ne demek olduğunu öğretiyor. Fakirlerin yaşadığı ızdırabı bütün zerrelerimizle hissettiriyor oruç. Bir yudum suyun ne demek olduğunu, açlıktan ölmek denince ne anlamalıyız bir parça da olsa tecrübe ediyoruz. Fakirlere bigâne kalmamamız gerektiğini hatırlıyor oruç.
Ve oruç, bütün bu duyguların ardından bizi paylaşmaya, infak etmeye, Allah rızası için elindekinden vermeye yöneltiyor. Oruç, sahip olduğun şeylerin aslında senin olmadığını, Allah izin verdiği oranda kullanabileceğini öğretiyor. Allah´ın verdiğini Allah yolunda harcamanın erdemini hatırlatıyor.
Yüce Rabbimiz bizi hem orucun öğrettiği ahlâka eriştirsin hem de vaat ettiği manevi mükâfatlara nail eylesin.
GÜNÜN AYET-İ KERİMESİ
?İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O´ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.? Muhammed,38
GÜNÜN HADİS-İ ŞERİFİ
?Amelinin kendisini geride bıraktığı kişiyi, nesebi öne geçirmez.?
GÜNÜN SORU-CEVABI
Vergi, zekât yerine geçer mi?
Vergi bir vatandaşlık görevidir; zekât ise dinî bir yükümlülüktür. Ayrıca zekât ile vergi; mükellefiyet, temel gaye, oran, miktar ve harcanacağı yerler (Tevbe, 9/60) bakımından birbirinden farklıdır. Bu itibarla, devlete ödenen vergiler zekât yerine geçmez. Zekâtın ayrıca verilmesi gerekir.
