Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

ERDEK MÜFTÜLÜĞÜ


ORUCU FARKLI OKUMAK


Allah, ontolojik olarak insandan farklı bir varlıktır. Bundan dolayı insanın Allah´ı aynı mekânda ve düzlemde tecrübe etmesi mümkün değildir. Bu sebeple, İnsanın Allah ile iletişim kurması ancak ibadetlerle mümkün olabilmektedir. İnsanlık tarihine bakıldığında, bazı primitif topluluklar tapınma ihtiyaçlarını kutsallık atfettikleri birtakım varlıklara ibadet etmek suretiyle gidermeye çalışmışlardır. Bu anlamda, tıpkı beşerî ihtiyaçlarda olduğu gibi tapınmanın ve ibadet etmenin de Allah tarafından insana kodlanan bir ihtiyaç olduğundan bahsedilebilir. ?İbadet? kelimesi, İbn Manzûr´un (ö. 1311) Lisânu´l-Arab adlı eserinde, ?teslimiyet, kulluk etme, içten bağlanma? anlamlarına gelir. Dinî terminolojide ise, Allah´ı kazanmak için O´nun emirleri doğrultusunda hareket etmeye denilmiştir. İbadetlerin kime, niçin, hangi amaç ve hissiyatla yapıldığı özellikle ehemmiyet arz etmektedir. Buna mukabil, ibadetlere geniş çaplı kabul gören ritüelistik bir kutsallığın yüklenilmesi sonucunda ibadetlerin özünden ve ruhundan uzaklaşılmasına sebep olunmaktadır. İbadetlerdeki yüzeyselliğin bir sonucu olarak, ibadetlerin vecibe ve görev hissiyatıyla yapılması neticesinde Allah ile sahici bir ilişki kurulamamaktadır. İbadetler görsellik boyutuna hapsedildiğinde, ifâ edilen ibadetler kişiyi müspet yönde tavır, tutum ve davranışa sevk etmemektedir. Bu kapsamda, icra edilen ibadetler kişiyi ahlâkî anlamda bir adım daha ileri götürmüyorsa, yapılan ibadetin sloganik olduğunu ve ona yüklenen misyonda ciddi bir problemin olduğunu akla getirmektedir. Genel manada, oruç için de aynı misyon ve vizyon belirlenmelidir. Çünkü orucun ahlâkî anlamda iç güdülerin frenlenmesi, öfke, saldırganlık, kin, nefret, kızgınlık, şiddet hasılı ahlâksızlıkları azaltma gibi bir işlevselliği bulunmaktadır. Daha da önemlisi, Heidegger´in (ö. 1976) ?Dil düşüncenin meskenidir.? ifadesinden yola çıkarak orucun düşünceleri tekâmül ettirmesi, gelişimine katkı sunması gerekmektedir. Öte yandan, ?Orucu fakirlerin halinden anlamak için tutmak.? klişesinden hareket eden birisi, birtakım paradoksla yüz yüze gelmektedir. Oruç, bu bakış açısından hareketle tutuluyorsa, bu takdirde fakir olan birisi kimin halinden anlamak için oruç tutacaktır! Ya da oruç, sırf geleneğin bir ürünü olarak telakki edilip, her sene ramazan ayında sıradan bir ibadet olarak algılanmasıyla anlam, bilinç ve ruhtan yoksun dogmatik ritüelistik bir hissiyatla gerçekleştirilmesiyle, kişinin kutsal ile iletişim kurması ne derece mümkün olacaktır? Ya da orucun sürekli teknik-tali kısımlarına eğilim gösteren, onun bir yığın fıkhî anlamda teferruatı ve retoriği ile meşgul olan, üstelik onun ahlâkî yönünü ihmal eden ve daha da dramatik olanı orucu, yememe-içmeme gibi ritüel ayine indirgeyen birisinin aç ve susuz kalması acaba Allah için ne ifade edecektir! Tüm bu zikredilen hususlar bir tarafa, her şeyden önce oruç, insanın Allah ile diyaloğa girmesidir. Şöyle ki, bir kişi, normal koşullarda rahatlıkla elde edebildiği bir nimeti, Allah adına kendisine yasaklamasıyla Allah ile iletişimi diyalektik olarak o anda başlamaktadır. Çünkü bu esnada kişi söz konusu bu anı içselleştirerek Allah´ı tecrübe etme imkânını yakalamış olmaktadır. Oruç bu zaviyeden okunduğunda, kişi kendisini Allah´a bağımlı hissetmesini sağlamakla birlikte, insanın Allah´ın huzurunda hissettiği derin huşunun formel bir ifadesi haline gelmektedir. Bu münasebetle orucun, kişinin Allah´a beslediği duyguları yaşaması veya bunu dışa vurması açısından bir fırsat sunduğundan bahsedilebilir. Yapılan bu mülahazalar sonucunda, oruç ibadetinin iki boyutundan söz etmek mümkündür. Birincisi orucu Allah´ı yüceltme, O´na olan saygı, hürmetin bir ifadesi ve O´nu tecrübe etmede bir materyal olarak kabul etmektir. İkincisi ise orucun fıkıhçı dindarlığının dar kalıplarına hapsedilecek kadar basit bir amaca hizmet etmediğinin şuurunda olmak ve onun birçok ahlâkî hasletleri muhteva ettiğinin farkında olmaktır.
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ ?TERAVİH?
Sözlükte ?rahatlatmak, dinlendirmek? anlamındaki tervîha kelimesinin çoğulu olan terâvîh ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan namazı ifade eder. Hadislerde ?kıyâmü şehri ramazân? (ramazan ayının namazı) veya ?ihyâü leyâlî ramazân?
(ramazan gecelerinin ihyası) diye anılan bu namaza dört rek?atta bir dinlenme amacıyla biraz oturulduğundan (tervîha) teravih denmiştir.
YÜCE ALLAH BUYURUYOR Kİ:
?Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah´ın gücü her şeye hakkıyla yeter.? Bakara,148
HZ.PEYGAMBER BUYURUYOR Kİ:
?Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır."
CEVABI NE?
Eşlerin oruçlu iken ilişkilerinin sınırı ne olmalıdır?
Oruçlu olan kimse orucu bozacak şeylerden kaçındığı gibi orucun sevabını azaltacak şüpheli durumlardan da kaçınmalıdır. Ramazanda oruçlu olduğunu bile bile cinsel ilişkide bulunmakla oruç bozulur, hem kaza ve hem de keffâret gerekir. Eşlerin birbirlerini öpmeleri veya sarılmalarıyla oruçları bozulmaz. Ancak bu durumda boşalma meydana gelirse oruç bozulur ve güne gün kaza gerekir.
NASIL DUA EDELİM?
?Bizi yedirip doyuran, bizi içirip kandıran, (her konuda) bize yeten ve bizi sığındıran Allah´a hamdolsun. İhtiyaçlarını karşılayacak durumu ve sığınacak bir yeri olmayan nice kimseler vardır!?

  • BIST 100

    9455,59%-0,72
  • DOLAR

    32,59% 0,37
  • EURO

    34,78% 0,16
  • GRAM ALTIN

    2496,79% 0,51
  • Ç. ALTIN

    4168,04% 0,00
  • Cuma 23 ° / 11.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 15.6 ° / 7.5 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 21.3 ° / 6.1 ° Güneşli

Balıkesir

19.04.2024

  • İMSAK 04:38
  • GÜNEŞ 06:12
  • ÖĞLE 13:08
  • İKİNDİ 16:53
  • AKŞAM 19:55
  • YATSI 21:22