PARA İÇİN VERDİĞİ SÖZDEN CAYMAK

Anlaşma olmuş, söz verilmiş. Ertesi gün tapuya gidilecek ve işlem tamamlanacak. O gece biri çıkagelir. Kaça sattığımızı sorar. Söyleriz. Çok ucuza verdiğimizi söyler ve kendisi daha yüksek bir fiyat teklif eder. İşte tam da kırılma noktası burasıdır. Verdiğimiz sözü tutacak mıyız? Yoksa para için verilmiş sözümüzü (aslında karakterimizi, şerefimizi) satacak mıyız? Verdiğimiz sözden para için cayacak mıyız? İki türlü de davranmak kendi elimizde. “Söz önemli değil, ben alacağım üç kuruş fazlaya bakarım” demek mümkün. Ama böyle bir davranışın sebep olacağı yıkım ve artçı sarsıntılara bir bakalım. Birinci kayıp güvendir, ki bunu hiçbir maddi değerle tekrar yerine koyamayız. Kara bir leke gibi ömür boyu alnımızda taşırız. İkinci kayıp insanlara, özellikle yeni yetişen nesle kötü örnek olmaktır. Artık hiçbir şekilde insanlara iyi yönde rehberlik etme şansımız kalmaz. Üçüncü kayıp topluma verdiğimiz yanlış mesajdır. Şikayet ettiğimiz toplumsal değerlerin kaybına kendi ellerimizle yol açıyoruz demektir. Şayet verdiğimiz sözde durur, üç kuruş fazla paraya tamah etmezsek ilk kazancımız güven olur. İnsanların güvendiği, birlikte iş yapmak için tereddüt etmediği bir kişi oluruz. Bu soylu ve erdemli davranışımızla bu hayatta paradan daha değerli kavramların olduğunu kanıtlamış oluruz. Söz söylediğimizde “Bakalım ne diyecek?” diye dikkate alınan bir karakter oluruz. Toplumsal değerlerin kaybını önlemiş oluruz.  Bir İslam ülkesi olduğumuzu ve kendimizin de Müslüman olduğunu söylüyoruz. Peki İslam’ın ve Müslümanlığın güzel ahlak olduğunu biliyor muyuz? Kendisi bir gayr-i Müslüm olan Robert Bosh “İnsanların güvenini kaybetmektense servetimi kaybetmeyi tercih ederim” diyor. Bu anlayış ve davranış şekli o şirketi (Bosh) bir dünya markası yapıyor. Peki bizler ne yapıyoruz? Yaptığımız nedir? Hep topu taca atmak ve başkalarını suçlamak mı, yoksa kendimizi hesaba çekip iyi yönde davranmak mı? “Kısa günün karı” deyip aldığı üçe beşe tamah edenler uzun vadede kaybetmeye mahkumdurlar.  Ve kaybedilen güveni servetinizi verseniz geri alamazsınız. Dürüstlük ancak ve ancak kendi menfaatlerimiz karşısında aldığımız ve alacağımız tavırlarla ölçülür. Para harcanır gider, mal bir gün satılır biter, ama kendi alnımıza yapıştırdığımız etiket bir ömür boyu orada kalır ve hiçbir yere gitmez. Bu etiketin iyi ya da kötü olması tamamen bizim elimizdedir. Öyleyse yapılması gereken nerede ve ne zaman biteceği belli olmayan şu kısa hayat görevinde doğru yaşayıp, dürüst davranmaktır. Üçe beşe tamah edip alnımıza kötü bir etiket yapıştırmamaktır. Vicdan huzuruyla yaşayıp, vicdan huzuruyla ruhumuzu teslim etmektir. Arkamızda iyi anılacak ve insanlara doğru yolu gösterecek eserler bırakmaktır. Unutmayalım ki sözlerimiz ve davranışlarımız arkamızda bırakacağımız en önemli eserlerimiz olacaktır.