Bandırma Mezarlığı`na her zaman ziyaretler olsa da, ziyaretler genellikle cuma günleri yoğunluk kazanıyor. Arabası olanlar için pek sorun yok ama diğer vatandaşlar için mezarlığa ulaşım gerçekten zor oluyor. Kışın soğukta, yazın sıcakta araçsız vatandaşların, mezarlığa giderek, yakınları ve dostlarını ziyaret etmeleri sıkıntı çekmelerine yol açıyor.
Belediye Başkanı Sedat Pekel`e sesleniyorum. Vatandaşa hizmeti güler yüzle gerçekleştiren bir yönetimin başı olarak, hiç olmazsa cuma günleri, kentimiz mezarlığına, birkaç saatliğine de olsa düzenli ve ücretsiz otobüs seferleri düzenleyemez misiniz? Diyelim ki, saat 13.00-17.00 arasında düzenlenecek bu seferlerin, vatandaşlar için çok önemli ve memnuniyet verici bir hizmet olacağını en iyi şekilde değerlendireceğinizi umuyorum.
Hastanede ezan konusu
Bandırma Devlet Hastanesi`nin, beşinci katındaki nöroloji servisine konulan bir hoparlörden, Haydarçavuş Camii`nden gelen yüksek sesli ezan sesinin, sessiz bir ortamda tedavi görmesi gereken hastalar için doğru olmadığını önce ben, ardından da Vatan Gazetesi`nin değerli yazarı Mustafa Mutlu dile getirince, bazı kesimler yine bildik tavırlarını dile getirmeye başladılar. Eyvah, yine din elden gidiyordu! Ezan sesi, insana huzur veriyordu! Vatandaş, bu durumdan şikayetçi değildi! Kısacası, yine dini istismar, aldı başını gitti. Oysa söylediğimizde anlaşılmayacak hiçbir nokta yoktu. Hastanede mescit vardı. İsteyen, cep telefonundan, kol saatinden bile yararlanarak, mescide inip, namazını kılabilirdi. Hastaneler, yüce dinimizin de vurguladığı gibi insanın sağlığına kavuşmalarına olanak sağlayan, bu nedenle de sessiz olması gereken kurumlardı.
Ne diyelim, din istismarcıları yine kendilerine yakışanı yaparak, "Vay efendim, ezan sesinden kim rahatsız olur ki?" kolaycılığına yönelerek, yüce dinimizi kalkan edip, konuyu savuşturmaya çalıştılar. Biz ise doğruyu dile getirmenin vicdani sorumluluğunu yaşadık. Ancak bir kez daha gördük ki, bu ülkede din istismarı hiçbir zaman bitmeyecektir!
