Geçtiğimiz günlerde Deniz Temiz Derneği/TURMEPA, denizlerimizin korunması ile ilgili başlattığı proje kapsamında Bandırma`ya da gelerek, Bandırma ve Erdek`ten seminere katılan bir grup ilköğretim ve orta dereceli okul öğretmenine aydınlatıcı bilgiler verdi. Bu öğretmenler, şimdi de öğrencilerini, denizlerin önemi ve korunması konusunda bilinçlendirecekler.
Zaman zaman, gönüllüler tarafından denizlerimizin, sahillerimizin temizlenme çalışmaları sırasında denizden çıkarılanları gazetelerden okuduğumda gözlerime inanamıyorum. Otomobil lâstiği, şemsiye, çatal-bıçak takımı, merdiven, somya, koltuk
Deniz, tam anlamıyla vatandaşların çöplüğü konumunda kullanılıyor.
Tuvaletlerini ve denizlerini temiz kullanmasını beceremeyen toplumların çağdaş olduklarını söyleyebilir miyiz?
* * *
Atatürk`ün çok sevdiği "Savarona" yatındaki fuhuş rezâleti, yaygın medyada geniş biçimde yer aldı. Olaya fazla şaşırdığımı söyleyemem. Çünkü, deniz kültüründen yoksun bir toplumun, tarihi değer taşıyan gemilerini koruma, hele hele canlılığını sürdürebilme becerisini gösterebilmeleri beklenebilir mi?
Bizde, tarihi gemilerimize uygulanan yöntem şudur, genellikle.
Gemiyi, olmadık işlerde bir süre göstermelik olarak çalıştırdıktan sonra ıssız bir rıhtıma bağlayıp, bir güzel çürütürüz önce
Ardından da jilet yapılmak üzere hurdacılara göndeririz, işlem tamam! Hamidiye, Muavenet, Nusret, Bandırma ve Alemdar gemileri bu sondan kurtulabildi mi?
Sonra, aynı gemileri, "tıpkısının aynısı" diye ilân ederek, kuru betonlar üzerine oturtulan hayâlet taklitleriyle ortaya koymanın gururunu (!) yaşarız.
İşte, Samsun Belediyesi, birkaç yıl önce, Kurtuluş Savaşı`nın simgesi "Bandırma Vapuru"nun bire bir örneğini, müze konumunda, sahiline demirlemedi mi? Hoş, Bandırma olarak biz, bugüne dek bunu bile başaramadık ya! Bırakın, sahilimize "Bandırma Vapuru"nu bire bir boyutlarıyla kazandırmak, geminin maketini bile bir caddemize koyamadık!
* * *
Gelelim, yeniden denizlerimizin kirlilik nedeniyle içler acısı durumunun yanı sıra, kendi ellerimizle yok ettiğimiz doğal değerlerimize.
Unutmayalım ki, bu ülkede yaşayan tek canlı bizler değiliz. 132 tür memeli hayvan, 456 tür kuş, 10 bin tür bitki, 125 tür sürüngen ve çift yaşamlı canlı, 384 tür kelebek ve 405 tür balık ile bu güzel ülkeyi paylaşıyoruz.
Ama yine unutmayalım ki, tüm Avrupa kıtasında 12 bin tür bitki bulunurken, ülkemizde bu rakam sadece 10 bin. Bunların üçte biri endemik tür, yani sadece Türkiye`de yetişiyor.
Tüm dünyada 9 bin tür kuş varken, sadece ülkemizde 456 değişik tür kuş bulunuyor ve çoğunun nesli tehlikede!
Bir düşünsenize, çevre kirliliği nedeniyle yıllardır Bandırma Kuşcenneti`nin canına okumadık mı?
