Savruk düşünceler ve insan

İnsan olmak, bir başkası için üzülmektir. Gerçek ibadet, doğanın bağışladığı bu güzel hayatı, insan gibi yaşamaktır. İnsanları tüm kusurlarıyla kabul edip sevmeliyiz. Her şeyden önemlisi de sevdiklerimize zaman ayırmalıyız. Hiç unutmayalım ki, asla zaman bulamayacaksınız! Zamanınızın olmasını istiyorsanız, onu kendiniz yaratacaksınız.
Bir Çin atasözü şöyle diyor:
“Dünyada iki kusursuz kişi vardır. Biri ölmüştür, öteki doğmamıştır.”
X X X
Uygar ve çağdaş toplumlarda herkesin bir doktoru, bir avukatı, bir mali danışmanı, bir öğretmeni vardır. Geri kalmış toplumlarda ise herkesin bir polisi bulunur. Tabii ki, uygar ve çağdaş toplumlar, gerçek, sorgulayıcı ve bireyleri, sorunlarını çözmeye yönelten eğitim verirler. Bizde ise bilimden çok inanmaya, özgür bireyden çok boyun eğen kula, düşünceden çok söyleneni tekrarlayıp aktaran “nakilci” kafaya dayanan Osmanlı eğitiminin sonucu ortada…
Syrus, şöyle diyor:
“Tanrı, dolu ellere değil, temiz ellere bakar.”
X X X
Bernard Shaw, “Kendi dilini tam olarak bilmeyen, başka dil de öğrenemez” diyor.
Ana dili eğitimi, o dille yazılan güzel yapıtları okumakla elde edinilir. Bu nedenle, Türkçe’yle yazılan bazı yapıtları, yaşımıza veya eğittiğimiz kişilerin yaşlarına göre kademe kademe okutmalıyız. Mutlaka okutmalıyız.
X X X
Yaşam, dağa tırmanmaya benzer. Çıktıkça bacaklarımız yorulur, nefes almakta zorlanırız, ancak görüş açımız genişler. Yaşamı, yarınlara ertelemeyin. Çünkü, yarının garantisi yoktur. Yine şu gerçeği hep anımsayın ki, hayat biriktirilmez, hep harcanır. Mutluluğun bir formülü de yoktur, aslında. Mutluluk, bilinçli bir çabanın sonucudur.
Bertrand Russel, şöyle diyor:
“İstediğimiz bazı şeylere sahip olmamak, mutluluğun bir parçasıdır.”
Belki de, elindekiyle yetinmeyi bilebilmektir, gerçek mutluluk. Aynı Ömer Hayyam’ın dörtlüğündeki gibi:
“Yarım somunun var mı?
Kimselerin kulu, kölesi değil misin?
Kimselerin sırtında da değilse geçimin
Keyfine bak, en hoş dünyası olan sensin.”
X X X
Türkiye, yine bir seçime yaklaşıyor. Aklıma önce, Mark Twain’in, “Politikacının hayatının yarısı seçmeni, diğer yarısı ise birbirini aldatmakla geçer” sözü, sonra da Cumhuriyet döneminin tanınmış şairi Orhan Veli’nin şu dizeleri geliyor:
“Sarhoş oldum da
Seni hatırladım yine,
Sol elim,
Acemi elim,
Zavallı elim”