Silâh ve vahşet

Televizyon ekranları, silâh, kan, şiddet ve vahşetten geçilmiyor. Hele hele diziler, tam bir felâket! Susmayan silâhlar, cinayetler, yaralamalar, akan kanlar… Sigaraya özendirmemek adına, televizyonlarda gösterilen filmlerde içilen sigaralar bile mozaiklenirken, silâh, cinayet, vahşet ise serbest!
Yıllar önceydi. Şu anda Ankara Valiliği görevinde bulunan Alaattin Yüksel`in, Balıkesir Valiliği`ni yürüttüğü dönemdi. Yüksel`in, Bandırma`ya bağlı Doğruca Köyü`ne gerçekleştirdiği bir ziyareti izliyorduk, gazeteci olarak… Vali Yüksel, baktı ki, köyün erkek çocuklarının ellerinde oyuncak tabanca ve tüfekler, "Ellerinizdekileri bırakırsanız, size daha güzel oyuncaklar veririm" dedi.
Çocuklar, bu çağrıya uyunca da, aracında bulunan çeşitli oyuncakları, görevliler aracılığıyla çocuklara dağıttı.
Yüksel`in, kişilikleri çok küçük yaşlarda yoğrulan çocuklara mesajı açıktı:
"Silâha özenmeyin. Silâhtan uzak durun!"
Geleneksel yapımızda ne yazık ki, erkek çocuklara, oyuncak olarak tabanca ve tüfek armağan etme alışkanlığı çok fazla.
Ülkemizde her yıl, ortalama 3 bin kişinin ateşli silâhlarla yaşamını yitirdiği saptanmış durumda. 2,5 milyonu ruhsatlı olmak üzere en az bunun üç katı, ruhsatsız silâh bulunuyor. Yine ortalama, 7-10 milyon bireysel silâh var.
Trafikte aktif 15 milyon sürücünün yüzde 8`inin, ciddi derecede agresif olduğu biliniyor. Ateşli silâhların yüzde 80`i, her an belde, el altında ve çekmecede, kullanılabilir durumda. Silâhla işlenen her 10 cinayetin biri ise trafikte gerçekleşiyor. Araçlarda ateşli silâhların bulunması, meydana gelen öfke patlamaları sonucunda, ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan suçları arttırıyor.
Her geçen gün, sevgisizliğin dozunun arttığı bir toplum durumuna dönüşüyoruz. Küçük çocuklarımız bile çete kurmakla övünüyorlar, birbirlerine karşı. Oysa en büyük şiddetlerin başlarında, kişiyi sevgisiz bırakmanın geldiği bir gerçek. Ailede, güven verici bir ortam çok önemlidir. Ailenin, insanı güvende hissedeceği bir liman olması, ailenin, bu değerinin ayakta kalmasını sağlayacak çalışmalar, şiddetin önlenmesinde en önemli etkendir. Çünkü, şiddet sözcüğü, sonuçtur. Nedeni, güven azalmasıdır. Güveni ise sevgi arttırır. Sevginin olduğu yerde güven artar. Eğer çocuklar, yaşamlarının yarısını ağlayarak geçiriyorsa, o toplum ayakta kalamaz.
Son yıllarda kadına şiddet başta olmak üzere çocuğa şiddet sürekli artıyor. Şiddetin ihmal yönünün bulunduğunu da unutmamak gerekir. Aç ve sevgisiz bırakmak da, şiddetin başka bir boyutudur.
Son söz Yunus Emre`nin:
"Sevelim, sevilelim
Bu dünya kimseye kalmaz"