Kıymetli okurlar, her yıl olduğu gibi bu yıl da Diyanet İşleri başkanlığı, Ramazan ayında bir konuya dikkatleri çekmek için tema belirledi. Yani bir ana konu belirleyerek yapılan konuşma-konferans, vaaz-irşad ve tv programlarında, hutbelerde Ramazan´ın kendi gündemi yanında bir konu belirleniyor ve İslam´ın perspektifinden o konu işleniyor.
Bu yıl belirlenen konu ?Sorumluluk Bilinci´. Tabi bu başlık Kur´anî bir kavram olan ?takva´nın karşılığıdır. Salgın hastalık dolayısıyla da bu başlığın seçilmesinin tevafuk olduğu ortaya çıktı. Zira bu süreçte en çok sorumlu davranma, diğerkâmlık ve empati duygularıyla hastalığın seyri değiştirilebiliyor.(Yüce Allah tez zamanda kurtarsın bizleri bu hastalıktan.)
Sevgili okurlar, takva kısaca Allah´ın emir ve yasaklarına riayet, rahmetini kaybetmekten azabına duçar olmaktan korkmaktır. Takvanın en üstün durumu ise kalbe Allah´ın sevgisinin hakim olması, masivayı Allah için terk gibi anlaşılabilir.
Sorumluluk ise insan olmamızın en başat sebebidir. Zira akılla donatılan insandan da başka bir şey beklenmemeli. Eşref-i mahlukât olmanın bedeli de iradesini kontrol ederek, yapıp ettiklerinin sonucunu göze alması ve erdemli davranması inanın yükümlülüğüdür.
İnsan ?emanet´i yani inanma ve itaat mesuliyetini üzerine almıştır. Mana âleminde yapılan teklifi kabul etmiş-esasen üstün yaratılmakla bu teklife ister istemez evet demiş olmaktadır- yeryüzünün halifeliği rolünü ve sorumlu hareket edeceğini vaat etmiş olur.
İnsan sorumlu davrandıkça insan olur. Medeni olur. Hayvanlardan ve iç güdülerine göre veya zoraki kendi iç kanunları ile hareket eden mahlukâttan ayrılır. Bunun içindir ki bazen meleklerden bile üstün olabilir. İradesini kullanarak melekleşebilir/şeytanlaşabilir. Sorumluğunu unutmaz sınırlarını bilir, şükür ve itaat görevini yaparsa hep rızai bariye Allah´ın rızasına- erişir, inşallah. Selam ve dua ile?
GÜNÜN AYET-İ KERİMESİ
?(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab´ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah´ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.? Ankebut,45
GÜNÜN HADİS-İ ŞERİFİ
?Müslüman bir kul, yanında olmayan kardeşi için dua ederse, melek ?Onun için istediğinin aynısı sana da verilsin!´ der.?
GÜNÜN SORU-CEVABI
Kabir veya türbe yaptırmanın hükmü nedir?
Kaybolmalarını önlemek üzere, gösteriş ve israftan uzak kalarak kabir yapılmasında, mezarların başuçlarına, üzerinde ölenin kimliğini belirleyen ifadelerin yer aldığı sade bir taş ve benzeri levhaların yerleştirilmesinde dinen bir sakınca yoktur. Sahabilerden Osman b. Maz´ûn (r.a.) ölünce cenazesi o günkü Medine´nin dışında gömülmüştü. Resûlullah (s.a.s.), Osman´ın mezar yerini belli edecek bir taş istemiş ve getirilen taşı mezarın başına koyunca, ?Bununla, kardeşimin kabrini işaretliyorum, ailemden ölenleri bunun yanına defnedeceğim.? buyurmuştur.
Ancak kabirlerin bir-iki karıştan yüksek yapılması, üzerlerine bina veya kubbe inşa edilmesi; kabir taşlarına kimlik bilgilerinin ötesinde aşırı övgü sözlerinin; ölümden ve kaderden şikâyet eden ifadelerin yazılması uygun görülmemiştir.
