Sudan çıkmış balıklar gibi!

Hâlen CHP Bandırma Belediye Meclisi ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Meclisi üyeliği görevi süren Ozan Tüm ile geçtiğimiz günlerde sıcak bir röportaj gerçekleştiriyoruz.
Röportajın ardından sohbet ederken Tüm´ün şu cümleleri dikkatimi çekiyor:
?Önümüzdeki dönem aktif politikanın içinde yer almayacağım. Bana, ?Peki, ne yapacaksın?´ diye şaşırarak soranlara ben şaşırıyorum aslında. Onlara bir mesleğim olduğunu, müzikle uğraştığımı, kitap okuduğumu, kültür ve sanat etkinliklerini yakından izlediğimi, ailemle birlikte zaman geçirmekten çok mutlu olduğumu, yani yalnızca politikadan beslenmediğimi, günümün dolu dolu geçmesi için birçok uğraşım ve ilgi alanlarım olduğunu belirtiyorum.?
Ülkemizin yanı sıra Bandırma´da da yaşama tamamen politika penceresinden bakan kişiler var. Yıllarca belediye başkanlığı, milletvekilliği yapmışlar, yaşları kemale ermiş ama politikadan bir türlü kopamıyorlar. Hep özledikleri o koltuklara yeniden dönmenin hayâli içinde yaşıyorlar. Kendilerince politikaya yön vermeye çalışıyorlar, hatta bu koltuklara oturmaya aday olanları kullanıyorlar. Bazıları perde arkasından, bazıları açıkça, bazıları ise ?uhuletle ve suhuletle? hareket ederek?
Neden mi? Çünkü yaşamları boyunca ne doğru dürüst bir kitap okumuşlar, ne sinema ve tiyatro izleme zevkleri var, ne de müzikle, ne de ciddi bir bağlantıları veya hobileri? Beslendikleri tek kaynakları vardır: Politik hırs! İşte bu nedenledir ki, koltuklardan düşünce, ?sudan çıkmış balığa? dönüyorlar. Bunu da bir türlü hazmedemeyip, kendilerinin değer katmayıp, ondan değer aldıklarını düşündükleri koltuklarına yeniden kavuşma rüyası içinde, politik zeminin kaypaklığından da yararlanarak, her çeşit komplonun içinde yer almaktan kaçınmıyorlar. Oysa eski bir siyasetçi olarak parti içi hizipler içinde yer almayarak, herkesi kucaklamayı, bir ağabey gibi davranıp birleştirici-bütünleştirici olsalar, gerçek saygıyı görecekler ama nerede?
Aktivist yazar Ninotchka Rosca, bu kişilerin, ?Ben sahip değilsem, sen de olamazsın. Ben başaramıyorsam, sen de başaramazsın? anlayışı içinde hareket ettiklerine işaret ediyor. Gerçekten de doğru bir değerlendirme. Bazı kişiler, bencilce davranıp, hırslarını ön plâna alarak başarmanın yolunun başkalarını geri plânda tutmak olduğunu düşünürler. Kendileri ulaşamıyorlarsa, sizin de hayâlleriniz, hedefleriniz uzak olmalıdır. İstekleri budur. Rekabetçi duygularla, hasetlik ve kıskançlıkla çabalarınızı sabote etmeye çalışırlar.
Bu eski politikacılara bazı kişilerce verilen hangi unvana şaşırıyorum, biliyor musunuz:
?Duayen!?
Ne yazık ki kavramı da çok ucuzlattık!