TABİATIN ÖFKESİ ARTARKEN

Özellikle dünya basınını takip ederseniz, öncelikli konuşma konularının ve manşetlerin, olan ve beklenen doğal afetler üzerinde olduğunu, sonrakilerin ekonomi, siyasi hareketlilik, savaşlar, sosyal çalkantılar, bilim ve spor haberleri şeklinde yer aldığını görürüz. Bu yazıyı hazırladığım 12 Eylül Salı günü itibarıyla dünyanın en bilinen yayın kurumu BBC News haber bülteninin akış sırasını örnek vermem gerekirse, birinci haber: Libya sel felaketi, iki bin sekiz yüz üzeri ölü, on bin civarı kayıp. Yayın süresi beş dakika. İkinci haber, Fas depremi. Üç bin üzeri ölü. Yayın süresi on dakika. Takip eden haberler, Kuzey Kore Rusya buluşması, iki dakika, Dünyaca ünlü bir mağazanın kapanışı ve  bir cins köpeğin küçük bir çocuğa saldırısı. Bir dakika. 
Ülkece doğal afetlere karşı seferber olup, tedbirler alıp, düşünceler üretmek, kaynaklar oluşturmak yerine, gerek ulusal, gerek mahalli basının ve onca siyasinin sen mi, ben mi, o parti mi, bu parti mi, değişim mi, dönüşüm mü, ittifak mı, itilaf mı gibilerinden  tek dertlerinin yerel seçimler olduğunu görmek düşündürücüdür. Aylardır devam eden, gelecek yaz muhtemelen daha da yüksek değerlerde yaşayacağımız, tüm dünyayı saran sıcak hava cepheleri, kuraklıklar, orman yangınları, seller, olanı ayrı, olacak olanı farklı korkutan depremler, pandeminin getirdiği telafi edilemeyen ekonomik ve sosyal şok dalgaları, artan kasırga, tayfun ve fırtınalar ekonominin alt yapı ve belirleyici olduğu yönündeki öğretiyi bir kenara itmiş gibi durmaktadır.Artık belirleyici olan ve alt yapı olarak kabul etmemiz gereken gücün tabiat olduğunu anlamak, yatırımların, önlemlerin, vizyonların, planların, ve hatta askeri alandaki strateji, harcama ve tedariklerin ortaya çıkan bu yeni tehdide göre tekrar hesaplanması gerektiğini, zamanı bol keseden harcamadan, işe koyulmanın önemini ne zaman ve nasıl anlayacağız.? 
Milyarlarca dolar ödenerek alınan, ve son kullanma süresinin dolması beklenen füzeler, yine uğrunda milyarlarca dolarları gözden çıkarıp, yalvar yakar alamadığımız uçaklar ülke güvenliği için önemli de, ülkemizde ve dünyada yüzlerce örneğiyle hissetmeye başladığımız tabiatın gittikçe kabaran öfkesi ve felaketleri karşısında alınmayan tedbirler ile, ayrılmayan kaynaklardan ötürü ölen on binler, yerle bir olan şehirler, sakat kalan yaşamlar, ana, baba, evlat, eş,dost acısıyla devam edecek ömürler, ardından çöken ekonominin ülke güvenliği ve bekasında hiç mi önemi yok? Üzerine kar yağmayan kış turizmi merkezlerinin ekonomiye getirisini neyle telafi edersiniz? Ya barajları boş kalan mega şehirlerin maliyeti, kuş yumurtası büyüklüğünde armut domatesler, yaprakları boru gibi kıvrılmaya başlayan, ve mahsulleri dalında buruşmaya başlayan, göz yaşartan zeytin bahçeleri ile mi arzulanan ekonomiye kavuşulur?
Tabii felaketler arasında saymamız gereken niteliksiz nüfus artışının getirdiği onlarca sorunun en büyüklerinden karbon salınımı ile kimyasal ve katı atıkların bozduğu bir doğada, yüzerken kafamıza, kolumuza dolaşan, bir o kadar hayvanı öldüren, poşetler, ipler, katı atıklarla, çöplerin doldurduğu dereler, denizler, ve viraneye dönmüş ören yerleri ile mi turizmde gelir sağlamayı düşünüyorsunuz? Tarihin, tabiatın, kültürün ve sanatın görünürlüğünün günden güne kuruduğu Erdek’te “çimlere basmayın” uyarı levhalarındaki İngilizce ifadenin bile doğru yazılamadığı, bol keseden mavi bayraklarla süslenen, arada bir milyonlarca liranın gömüldüğü ve yine de üzerlerinde (ister istemez) ağır vasıtaların gezinip çökerttiği, süslü yürüyüş yollarına sahip bir turizm sektörünü tanıtıp, geliştirmek için kolları sıvayan “Biz kimiz” sorusu kadar logolarının bile açıklanmaya ihtiyaç duyduğu, vizyon ve misyonlarına dair yazılı   basında hiçbir açıklamanın yer almadığı oluşumlarla mı renklenecek bu kara tablo?
Yerel, ulusal ve küresel sorunların birbirlerine benzeşerek iç içe girdiği şu günlerde, ya sorumlulukların, üretime ait teknolojilerin (yapım bilgilerinin) , düşünce ve fikirlerin, halkla birlikte sürdürülebilir projelerin ve gerçeklerin erdemle, akılla, bilimle oluşturacağı bir bent ile sorunların karşısına çıkacağız, ya da, bir selin süprüntüsü olacağımız günleri bekleyeceğiz…Her zamankinden fazla esenlik dileklerimle...