YARADILIŞIMIZ ALLAH’IN TAKDİRİ

Hepimiz Cenab-ı Hakk’ın takdiri ile yaratıldık. Özümüz, ruhumuz ve bedenimiz sonsuz güç sahibi, yerleri-gökleri ve bunların içindekileri var eden Allahü Teala’nın tasarrufudur.
İhtimallerle ve tesadüflerle açıklanamayacak bir sanat eseridir varlık sahası. Her varlık bir var ediciye ve O’nun iradesine işaret eder.
İlk insanın yaratılması ne kadar mucize ise ve bizim aklımızı zorluyorsa, her bir insanın ana rahminde büyümesi ve doğumu tam anlamıyla insan aklını aşan sadece hayret ve hayranlık uyandıran bir durumdur.
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz ilk insanın yaratılışıyla ilgili bazı noktalara değinir. Daha çok da insanların hangi öz’den yaratıldığına, hangi evrelerden geçtiğine dair bilgiler verir Yüce Allah Kur’an’da.
İnsan tüm bu aşamalarda karar verici değil. Allah’ın el-musavvir vb. isimlerinin tecellisidir.
Kimin ne evsafta olacağını, hangi gen dizilimi ile dünyaya geleceğini Mevla takdir ediyor. Kişi kendisinin hangi milletten, hangi coğrafyadan olacağına karar veremiyor. Hangi özelliklerle ve ne çeşit hastalıklarla doğacağını da bilemiyor.
Her bir insanın farklı mizaçta olması, farklı yeteneklere sahip olması Allah’ın varlığının ve yüceliğinin göstergesi: “O’nun kanıtlarından biri de, gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olmasıdır. Kuşkusuz bunda bilenler için ibretler vardır. “ (Rum, 22)buyuruluyor Kur’an’da. Allah(c.c.) insanları tek bir şekilde değil de farklı farklı yaratmasının hikmetlerini beyan ediyor. Ayrıca tekrar dirilişte de parmak uçlarına varıncaya kadar dirilteceğini söyleyerek detaylara hakim olduğunu yani her oluş ve yaratmada mutlak irade sahibinin kendisi olduğunu bildirir.
Elimizdeki vahiy bilgileri, insanlığın serüveni, mantıklı düşüncelerin ürettiği çıkarımlar göstermektedir ki insanın ve diğer varlıkların dünyaya gelişleri ve taşıdıkları nitelikler Yüce bir gücün kararı, takdiri ve izni ile gerçekleşmektedir. Ve O yüce güç Allah’tır. Her şey Allah’ın koyduğu kurallar çerçevesinde işlemektedir.
Tüm bu hakikatlerden dolayı insanların doğuştan gelen herhangi bir yaratılış şekliyle ilgili yadırgayıcı bakış açısına sahip olmak Yaratan’a ve O’nun takdirine ters bakmak olur. Mahlukatın özelliklerini küçümsemek, alay etmek, eksiklik veya özür olarak kabul etmek inanan bir insanın tavrı olamaz. Kaldı ki neye göre bazı ölçülerdeki yaratılış normal neye göre anormal ve sıra dışı sayılacaktır.
Yer yüzü farklılıklarıyla bir ahenk içindedir. İnsanların bindir evsafta olması dünyaya anlam katmaktadır. Engellilik diye algıladığımız nice özellik o kişi için artı bir durum doğurabilir.
Öte yandan farklı yaratılmak kişi ve yakınları için bir ceza da asla değildir. Allah’ın hangi fiilini ne için yaptığını bizler bilemeyiz. Şunu diyebiliriz kulları için en hayırlısı ne ise Mevla onu diler ve yaratır. Bizim bakış açımızla kayıp ve zarar gibi görünen şeylerde Cenab-ı Hakk’ın ilahi gayeleri vardır.
Biz Müslümanlara düşen yaftalamadan, yadırgamadan ve hafife almadan engellilerin günlük hayatını kolaylaştıracak işler yapmaktır. Hassasiyetlerini gözeterek içinde bulundukları durumları aşmalarını temin etmektir. Selam ve dua ile...