Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

İSMAİL HAKKI ÖZSARI


Yaş Yetmiş İş Bitmemiş...


Nüfus kağıdın da 2 Şubat 1948 tarihinde doğduğum yazıyor.
Rahmetli Şahsine Yengem; "Oğlum çiftler sürülüyordu, ben size gelin geldim. Sen o zaman doğdun."
Yine rahmetli anacığımın bu konuda verebildiği yegane bilgi bir perşembe günü doğduğumdur.
Benim kuşağımdan kaç kişi doğum gününü, günü gününe bilebilir ki!
Ya harman sonu doğmuştur ya ekinler ekilirken ya da kör Emin´in kurtlara kızıp ormanı yaktığı yıl doğmuştur.
Bence ne zaman doğmuş olduğun pek de önemli değil. Önemli olan nasıl yaşadığın, nasıl yorumladığındır hayatı!
Can Yücel her ne kadar; "Ne geçmişe saplanıp kalacaksın ne geleceğin düşlerini kuracaksın. Ömür dediğin şu andır, onu da hak ettiğin gibi yaşayacaksın." dese de, insan yine de geçmişle hesaplaşmaya giriyor.
Zaten ömür dediğimiz şey "İyi kilerle keşkeler" arasına sıkışmış bir zaman dillimi değil mi?
İyi kileriniz çoksa mutlu yaşamış sayılırsınız. Yok, keşkeleriniz çoksa yaşam duvarınızda delikler hep olacaktır.
Benim doğduğum yıllarda özellikle köylük yerlerde çocuğa verilen önem, damdaki sarı öküz kadar bile değildi.
Çocuk ölürse ölsün. Yenisini yapmak bir kazan suyun başına patlar diye düşünülürdü. Hem çocuk ölürse öbür dünyada ana-babasına şefaatçi olacaktı.
Çocuk dediğin çobandı.
Çocuk dediğin çıraktı.
Çocuk dediğin en ucuz emekti.
Çocuğun okuması da neymiş, alırsın bir sürü koyun takarsın peşine bakarsın işine.
Benim kuşağımdan olup da kırsalda doğmuş olanlardan okuyup kendini kurtarabilenlerin her biri "ÇÖLDE AÇAN BİRER ÇİÇEKTİR."
Bu arada o yıllardaki köy öğretmenlerinin de hakkını teslim etmek gerekir: Hepsini saygıyla anıyorum.
Neyse biz yine de şairin dediği gibi "geçmişe saplanıp kalmayalım."
Cahit Sıtkı Tarancı, "Yaş otuz beş, yolun yarısı eder" diyor. Gazeteci Ertuğrul Akbay da "Yaş yetmiş beş yolun yarısı eder" diye kitap yazmış.
Cahit Sıtkı 45 yaşında öldü. Ertuğrul Akbay´ın da ne kadar yaşayacağını kim bilebilir ki!
İsmini şimdi hatırlayamadığım bir başka halk ozanı da bakın ne diyor:
"Bugünü düşünürüm,
Dün geçti, yarın var mı?
Gençliğime de güvenemem ki
Ölenler hep ihtiyar mı?"
Yıllar yel gibi geçti geçiyor. Sadece geçmekle kalmıyor, aynı zamanda bizi hoyratça örseliyor.
Zaman zaman dalıyorum. İçimde, iç dünyamda kendimle hesaplaşmaya giriyorum.
Ben kimim?
Nereden geldim?
Nereye gidiyorum?
Sonra Aşık Veysel´in şu çok sevdiğim dörtlüğü geliyor aklıma...
"Uzun ince bir yoldayım,
Gidiyorum gündüz gece.
Bilmiyorum ne haldeyim.
Gidiyorum gündüz gece."
Daha sonra içimde deli deli çarpan yüreğimin feryadını bastırıyor ve gerçeğe dönüyorum. Ömer Hayyam´ın yüzyıllar ötesinden yükselen feryadına kulak veriyorum.
"Yaşlandım oldum iki kat.
Oysa kumaşlar dokumadaydım, yeni sağlam.
Demin cana baktım kalktı gidecek,
Dedim can ne olur gitme.
Dedi dam çöktü çökecek duramam."
Sevgili okurlarım, her ne kadar yaşlanma kaygısı üzerine olumsuz sözler söylense de hüzünlü şiirler yazılsa da yaşlanmaktan korkmamaka gerek diye düşünürüm. Zira yaşlılıktan daha zor, yaşlanmaktan korkmaktır.
Hem yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Tırmandıkça görüş alanımız artar.
Gene de siz siz olun yaşa başa takmayın. Can Yücel´in dediği gibi boşverin yaşa başa...
Boş ver be yaşı!
Gönlün ne kadar genç ondan haber ver?
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan
sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?
Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
Gelene geçene yol verme girsin içeri diye,
Ama gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
Ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında,
bırak aksın yollarına.
Yağ geç, yık geç kimse, kimse inanmazsa inanmasın
sen inan yüreğine.
Hem ona geçmezse kime geçer sözün?
Büyü büyü..
Bak ellerin ayakların kocaman,
aklında maşallah yerinde
E ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol, yüreğin gelir peşinden
boş ver yaşı başı,
Aşk var mı aşk, ondan haber ver?
Takılmışın yüzündeki, gözündeki çizgilere
o çizgilerin yüreğine neler kazıdğını düşün,
Atmak mı istiyorsun kendini dereye soğuk bir kış günü.
Öl gitsin...
Parayı pulu savurup bir balıkçı köyünde balık mı tutmak istediğin,
Savrul gitsin..
Boşver be yaşı başı,
kim tutar seni kim,
Kendi yüreğinden başka?
Aklını al da öyle git...
İster bir duvara, ister bir odaya, kıra, bayıra vur da git.
Dert etme ellerini, onlarda gelir seninle birlikte bırakmadıkça birine.
O biride gelir, gerçekten istediğin oysa,
Seveceksen ve öleceksen uğruna...
Yaşa be yaşa da öyle git, gireceksen toprağa.
Yaş 70´e gelse bile, hayat daha bitmemiş,
Sen mi biteceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
yaşadım ULAN DİBİNE KADAR diyemeyecek misin?
Can YÜCEL

  • BIST 100

    9777,04%0,57
  • DOLAR

    32,56% 0,09
  • EURO

    34,97% 0,44
  • GRAM ALTIN

    2430,79% 0,33
  • Ç. ALTIN

    3994,55% 0,00
  • Perşembe 21.3 ° / 10.9 ° Güneşli
  • Cuma 20.9 ° / 10.4 ° Güneşli
  • Cumartesi 22.1 ° / 9.9 ° Güneşli

Balıkesir

25.04.2024

  • İMSAK 04:37
  • GÜNEŞ 06:10
  • ÖĞLE 13:11
  • İKİNDİ 16:58
  • AKŞAM 20:03
  • YATSI 21:30