SAYİM ALKAZAK
Tarih: 25.06.2014 00:00
Bizim Tayyar sözünde durmadı
BİZİM TAYYAR; 1999 Türkiye genel seçimleri`nde DSP`den milletvekili aday adayı olan Türkiye`de yabancı olmayan birisi, hızlı Sosyal Demokratlarımızdan, yani tanıdık Tayyar
BİZİM TAYYAR; Gaziantep`te son sıradan yani 9. sıradan aday gösterildiği YSK`ya parti tarafından bildirildikten sonra, YSK`ye dilekçe vererek adaylığını geri çeken aynı Tayyar
BİZİM TAYYAR; Operasyon Ergenekon adlı kitabı yüzünden 2 Temmuz 2008 tarihinde gözaltına alınan ve hakkında soruşturmanın gizlilik ihlali nedeni ile dava açılan Tayyar
Açılan dava sonucunda da, 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan, mahkeme hükmün açıklanmasını geri bırakarak 5 yıl denetim süresine tabi tuttuğu bizim Tayyar
Star Gazetesi Ankara Temsilcisi ve köşe yazarı, kitap yazarı, gazeteci ve şimdinin AK Parti 24. dönem TBMM Gaziantep milletvekili BİZİM TAYYAR
* * *
Son birkaç gündür, BİZİM TAYYAR`ın paylaştığı ve Twitterde yayınladığı o söz yine sosyal medyanın gündeminde
1999 genel seçimlerinde DSP Milletvekili aday adayı olan, daha sonra safını değiştirerek AKP`den TBMM`ye giren eski gazeteci, bizim Tayyar, "AK Parti 30 Martta % 55 in altında oy alırsa G-String giyip Taksim`de direk dansı yapmazsam şerefsizim" demişti
Önden bakıldığında klasik iç çamaşırlarlara benzeyen, arka tarafı ise kalçaların arasından geçen bir ipten ibaret olan, kolay kolay, "Ben erkeğim (!)" diyebilen, hele bir vekilin hiç de giyebileceği tür bir şeyden, bir iç çamaşırından örnekleme yaparak
* * *
BİZİM TAYYAR, o tarihte Başbakana ve partisine olan bağlılığını, sadık bir Mürit olduğunu göstermek istemişti
Tıpkı televizyonlarda kefen giyip ölmeye hazır olduğunu söyleyen, ya da "öl de ölelim" diye slogan atanlar gibi
Son birkaç gündür, bizim Tayyar`ın paylaştığı ve Twitterde yayınladığı o söz yine sosyal medyanın gündeminde
Günlerdir gözüm; vekillik makamında dekolte giysili sanatçıları ağırladığı için onun da hiç yabancı olmadığı magazin sayfalarında, TV`lerin magazin programlarında
Binlerce kişinin okuduğu bu açıklamanın üzerinden aylar geçti, bizim Tayyar`dan hala bir hareket yok
Verdiği o şeref sözünden ses seda çıkmadı
İnsan, hele bir vekil olarak şeref sözü vermek başka şeye (!) benzer mi hiç?
* * *
İsmail Hakkı Özsarı hocamın anlattığı bir hikaye geldi aklıma
Sahte Müritler başlığını taşıyan
Tıpkı bizim Tayyar`lar gibilerini anlatan
* * *
Osmanlı Padişah`ı Sultan II. Murad hükümdarlığı sırasında şöyle bir fetva yayınlar: "Kim ki Hacı Bayram Veli Tekkesine gidip, dini bilgiler öğrenirse; onlardan vergi alınmayacak ve askere çağrılmayacaklardır."
Bunu duyan halk akın akın Hacı Bayram Dergahına koşar, ilim irfan öğrenmeye başlarlar. Ancak bu arada geçen zaman içinde devletin işleyişinde bir takım aksaklıklar görülmeye başlar.
Vergi gelirleri azalmıştır
Yeterli sayıda asker bulunamamaktadır...
Durumdan endişe duyan padişah, Hacı Bayram Veli`ye bir mektup yazar.
Mektupta şöyle der: "Saygıdeğer Hacı Bayram Veli Hocam, size gelenlerden hangileri sahte, hangileri gerçekten size inanıyor bunları tespit edip bana bildirirseniz çok memnun olurum."
Bunun üzerine Hacı Bayram Veli de padişaha yazar.
"Padişahım siz hiç merak buyurmayınız, sonucu en kısa zamanda bildireceğim."
Hacı Bayram derhal işe koyulur.
Ankara-Çubuk ovasına çadırlar kurulur
Tüm müritler oraya davet edilir.
Hazırlıklara başlanır, her şey bir şölen havası içerisindedir.
En büyük çadırın içerisine önceden kimse görmeden koyunlar doldurulur.
Hacı Bayram Veli yüksekçe bir yere çıkar.
Tüm müritlerin duyabileceği yükseklikte bir sesle konuşur ve şöyle der, "Ey kardeşlerim, içinizden kimler bana inanıyor ve beni mürşit (yol gösterici) olarak kabul ediyorsa şu çadıra gelsin, kendisini Allah`a kurban edeceğim. "
Duyuruyu işitenlerden sadece bir kadın ve bir erkek çadıra gelir.
Önceden hazırlanan ve içerisine koyunlar konulan çadırlara alınırlar.
Biraz sonra koyunlardan biri kesilir ve kan çadırlardan dışarı akar.
Bunu gören müritler önce şaşırırlar.
Merak içinde beklerken ikinci koyun da kesilir ve yine dışarı kanlar sızar.
İşin ciddiyetini anlayan tüm Müritler (!) tabanları yağlayıp çubuk ovasından kaçarlar.
Hacı Bayram Padişaha yazar, "Padişahım, bir buçuk gerçek müridim var."
(burada bir erkek mürit, yarım ise kadın mürittir, o zamanlar devlet Şeriat Kanunları ile yönetilmektedir, bu nedenle de kadın için yarım mürit denmiştir)
Bu hikaye bana, Hiç kimse kendisinin mürşit yerine koyup da etrafındaki sahtekar, dalkavuk, çıkarcı müritlerine güvenmesin sözünü hatırlattı.
Tıpkı bizim Tayyar gibilerini de elbette
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —