Ne zaman kadın judocudan, kadın askerden, kadın dedektiften bahsedilecek olsa sümsük, soluk bayan kelimesi kullanılırmış
Bir varmış bir yokmuş.
Develer tellal, pireler berber iken...
Bir karlı dağda, Merzig adlı bir diyarda, bir kurt aşığı adam yaşarmış.
Kurt aşığı adamın ak mı beyaz sakalları, sakallarından beyaz saçları, gözlerinde beyaz dağların sabrı varmış.
Gözlerinde beyaz dağların sabrını taşıyan adamın, saçlarını sarı renge boyayan bir eşi, bir de iyi kızarmış ekmek renginde kedisi varmış. (Bu gerçek)
Kurt adamın evinde köpek değil kedi beslemesini cümle yazar psikanalizle açıklamaya çalıştıysa da, mutabakata varılamamış. (Bu mübalağa)
Kurt aşığı adam dünyanın dört bir yanından ufak kurtlar edinmiş, onları kendi açtığı kurt sığınağa getirmiş, elceğizleriyle ölü geyikler yedirmiş.
Özellikle adamın saçları gibi yumurta beyazı Antarktika kurtları onu ciddiye alsınlar diye bir Alfa kurdu gibi davranmış.
Münasip gördüğü yerlerde ulumuş, onlarla beraber ölü geyik etinden ısırarak parçalar koparmış. (Bu da gerçek)
Karlı dağlarda yumurta beyazı saçları, sakalları, gözlerinde beyaz dağların sabrıyla yaşayan adamın hikayesini duyanlar; "İşte demiştim sana, kim gibi davranır, kim olduğunu sanırsan o olursun" şiarına inanmaya başlamış. (Bu varsayım.)
* * *
Bir varmış bir yokmuş.
Develer tellal, pireler berber iken...
Üç tarafı denizler, dört tarafı dertle, cinsiyetçi klişeyle çevrili Türkiye diye bir ülkede kadınlara kadın diyemeyen insanlar yaşarmış.
Uluslarası Katar Rallisi`nde birinci olan kadın rallicilerin klasmanına kimi haberciler illa da, ısrarla BAYAN klasmanı diye yazarlarmış.
Ne zaman kadın judocudan, kadın askerden, kadın dedektiften bahsedilecek olsa sümsük, soluk bayan kelimesi kullanılırmış
Kendine ve hemcinslerine kadın diyebilen kadınlar, hanım kadar hafif, pasif; bayan kadar banal, bunaltıcı terimlere hapsetmeyenler, yeni kaderler, isimler, hayatlar edinirmiş
Kim olmak istediklerini kendileri seçerlermiş
Cevval, cesur, korsan derlermiş kendilerine örneğin
Cevvale, cesura, korsana dönüşürlermiş.
* * *
Bir varmış, bir yokmuş.
Develer tellal, pireler berber iken... diye tam devam edecekken...
Diyorum ki, birden, "Kelimelerin kralı olsan" ne fark eder, dizelerin şahı?
Bir tek demekle kendini kim istersen o edebileceğini zannetsen, ne fayda?
Sadece demekle yetinmese kadınlar, yapsalar, yaratsalar, bulsalar kimliklerini, neye yarar? Kaç yazar kadınlar da erkekler kadar resim çizseler, yazı yazsalar, hikaye anlatsalar, uçsalar erkekler kadar sık, onlar kadar çok kaçsalar, kızsalar gönüllerince, zincirleri mahvetseler, kırsalar, burksalar, kaç yazar
Georg Baselitz gibi ressamlara, çok pardon da kaç yazar Georg Baselitz gibi ressam adamlar röportaj verirken, "Mirim kadınlar erkekler kadar iyi resim yapamıyor ya" diye beyanlar döktürürken röportajlarda, develer tellal olsa, pireler berber bu bize ne katar?
Çok affedersin, neyi değiştirir
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı habire, "kadınların çıkarını gözettiğini iddia etse, cinsiyetçi `Tasarruf Hanım` reklamları yaptıkları, kadını eve hapseden önyargıları alazladıkları, boşanmayın kadınlar" diye uğraştıkları sürece bu bakanlık hangi eşitsizliği düzeltebilir?
* * *
Bu yazı bir masala benzemedi. (Doğru)
Bu yazı bir masal olmaya niyetlenmedi zaten, ikinci paragraftan itibaren
(İtiraf)
Bu yazının yazarı, zaten ikinci paragrafta sıkıcı masallardan vazgeçen kimselerden
(İnat) Türkiye`nin masal anlatmaya en uygun bir memleket olmadığını düşünenlerden... (Ah)
Yani bu yazı aslında, `tazallüm`, yani esas maksadım `çıldırmış olmalısınız` mealinde bir şey demek
Sıradan cinsiyetçi sıkıcı eğilimler gösterenlere
Bu yazıya `tasvir-i şikayet` diyelim bence, uygun
Bundan böyle kendi diyen kendi olsun
!