SAYİM ALKAZAK
Tarih: 02.01.2013 00:00
Öğretememişiz. Yazık Çok yazık..
FOSİLLEŞMEYE (!) yüz tutmuş "Duayen" de diyebilirsiniz bizlere.
Bugüne kadar taşımaya çalıştığımız "Gazetecilik Onuru" ve emekli maaşımızdan başka bir mal varlığı olmayan insanlarız bizler. Gittikçe azalan sayılarımıza rağmen, inadına direnenlerdeniz.
KENDİLERİNİ "Dev Aynası"nda görenlere, "Alçak dağları ben yarattım" diyenlere, "Deve Kuşu" örneğindeki gibi olanlara, bazı gerçekleri öğretemediğimizden dolayı değerli ağabeyilerimin de affına sığınarak, duyduğumuz ortak "Üzüntüyü" ve "İtiraflarımızı" dile getirmek istedim: Aynı zamanda bir mektup özelliğini de taşıyor bu yazdıklarım:
İster bağışlayın; ister bağışlamasınlar.
İster ayıplayın, ister ayıplamasınlar.
İster beğenin, ister beğenmesinler,
Mukim adrese gönderilen mektubu:
"Almadım(!)" veya "Almadık(!)"
diyebilirler, diyebilirsiniz.
"Elimize henüz geçmedi"
"PTT`nin azizliğine uğradık"
de diyebilirler, diyebilirsiniz.
"Aldık, stop", "Anlaşılmadı stop"
da diyebilirler, diyebilirsiniz.
Bütün şıklar makbulümdür, makbulümüzdür,
Çünkü sizleri ÖNEMSİYORUM, ÖNEMSİYORUZ!
* * *
BİZİM mesleğe başladığımız dönemlerde; tabiri caizse kısa pantolonla gezenler, belki de dünyada olmayanlar, nereden nereye geldiklerini bilmeyenler, ya da öyle olduklarından "utananlar", bugün bizleri; bu mesleğe yıllarını veren ağabeyilerine "At Gözlüğü" ile bakarak küçümseyenler, sizlere gerektiği gibi anlatamadığımız, para ve şahsiyet kazanma yolunun bu olmadığını öğretemediyimiz için üzgünüz.
Bu mektubumuz, umarız elinize geçer, adresi malum insanlar (!)
Kendinizi de suçlamayın sakın. Asıl suçlu olanlar bizleriz, bu hatalarımızdan dolayı bizleri bağışlamayabilirsiniz de!
* * *
Bizler de etten kemikten insanlarız. Bizlerin hiç mi hataları olmadı? Özellikle şahsım olarak ben çok hatalar yaptım. Bu hatalarım yüzünden bazılarına değerlerinden daha fazla değer vererek, bulutların üzerinde gezmelerine neden oldum.
Bizlerin bir kusuru da, onlara bir gün bu "Bulut yumağının, yağan yağmurla ansızın yeryüzüne düşeceğini, toprağa karışacağını, bulutlar gibi özgürce hareket edemeyeceklerini, rüzgar esmezse yağmur olup düşemeyeceklerini" belleklerine kazımayı öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık...!
* * *
Konumu icabı; bizden bir adım önde olanlara yaşları ne olursa olsun, saygı duyulması gerektiğini, insanların kendileriyle yarışmasının daha adil olacağını, hatayı önce kendimizde aramanın gerekliliğini öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık
!
* * *
Sizlere; geldiğiniz yeri ve şimdi nerede olduğunuzu çok iyi bilmeniz gerektiğini, "Yandaş" olmamamızı, "Yandaşlığın" tehlikeli ve büyük bir oyun olduğunu, "Keser gibi" bir gün ters döneceğini, ustalarımızın, ağabeyelerimizin bize öğrettiği gibi öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık
!
* * *
Geçmişini unutanlardan, "Keşke" diyenlerden olmamaya özen gösterilmesinin önemini, gazeteciliğin "zor zanaat", bu mesleğin "şerefine nail olmanın" gururunu yaşamanın değerinin de ne anlama geldiğini öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık
!
* * *
Gazeteciliğimizi, köşe yazarlığımızı herkes eleştirebilir, ona da hiçbir itirazımız olmaz. "Beğenilip", "Beğenilmemek" bu mesleğin doğasında var. Kimseyi buna da zorlayamayacağınızı, "Beğenin" dedirtemeyeceğinizi. "Kalemşorlukla", "Dürüst yazarlığın" ayrı birer meziyet olduğunu da öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık
!
* * *
Ismarlama gömlek, ısmarlama ceket, ayakkabının ısmarlamasının olacağını, ancak yazının ısmarlamasının olmayacağını da öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık
!
* * *
"Kağıdı fesleğen, susam ve gül bahçesi gibi güzelleştirenin" özgür kalemler olduğunu da öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık
!
* * *
Terzisine denk gelirse, "iyi kumaştan" marka bir elbise yapılacağını, kumaş iyi değilse dikilen elbisenin de değerli olamayacağını:
"Ne elbiseler gördüm içinde insan yok
Ne insanlar gördüm üzerlerinde elbise yok"
Örneğini de öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık
!
* * *
Yeryüzünde yaşayan hiçbir varlığın, özellikle biz insanların "sütten çıkmış ak kaşık" olmayacağını, elbette ki hatalarımızın olacağını kabullenenlerdeniz.
Makam, şan, şöhret, zenginlik gibi nimetlerin bir gün gelip tükeneceğinin de farkındayız,
"Zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter,
Güzelliğine güvenme bir sivilce yeter."
Sözünün altında yatan gerçeği de öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık
!
* * *
Daha önemlisi de;
"Her canlı bir gün ölümü tadacak"
Ayeti`nin de ne demek istediğini besbelli öğretememişiz.
Yazık
Çok yazık
!
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —