SAYİM ALKAZAK

Tarih: 23.07.2013 00:00

Şişirilmiş gazetecikler ve aldıkları ilanlar…

Facebook Twitter Linked-in

GEÇTİĞİMİZ haftalarda Kocaeli`nde düzenlenen 65. Yerel Basın Eğitim Seminer`in de düşüncelerini açıklayan Tümer Argın, "Şişirilmiş sayfalarla gazete yayınlamak, okuyuculara en büyük hakarettir. Gazetelerin sayfalarını, bir süper marketin reyonları gibi düşünmek gerekir." demiş…
Üstat, haklı bir konuya değinmiş ve yıllardır "Böyle gelmiş böyle gider"i tarif etmiş…
Dördüncü kuvvet olan basının yerel kolu, yani Anadolu basını yıllardır hep üvey evlat muamelesi görmüştür…
Aynı ilçe veya ilde yayın yapan değişik görüş ve düşüncede gazeteler elbette olacaktır…
Onların yaşaması için yerel okuyucunun desteğinin yanı sıra Basın İlan Kurumu`nun da katısı sağlanmalıdır…
Ancak, bir gazetenin köşe yazarı yoksa, haber değeri olmayan şişirilmiş "asparagas"larla donanmışsa ona gazete diyemezsiniz.
Devletten aldığı sadece "Resmi ilan"dır.
Ama gelin görün ki bu ilan dağılımında da adaletsizliklere şahit oluyoruz…
         *           *          *
MEVCUT gazete sayısına göre yayınlanması istenen ilanlar, bu gazetelere eşit şekilde paylaştırılmalıdır…
Paylaştırılırken de "Gazetenin" gazete vasfını yerine getirip getirmediğine bakılmalıdır…
Bazı bölgelerde bu pastadan ayrılan pay binlerce liradan oluşmaktadır…
Bunun hakkaniyetle dağıtılması gerekmektedir…
Her gün aynı özel ilanları veya o bölgeyle yakından uzaktan ilişkisi bulunmayan yazıları yayınlayarak "şişirilmiş" gazete vasfındakileri ayırmak gerekir…
Yasal zorunlulukları yerine getirip getirmediği irdelenmelidir…
RESMİ ilan alacak gazetelerin "Münderecat" yönünden yüzölçümlerinin toplamının 4/3`ünde yerel haberler bulunmalıdır…
Yazıların puntoları belirlenenlerin üzerinde olmamalıdır…
Hazır kalıp şeklinde özel ilanlar, aynı sayfa ve aynı yerde yayınlanmamalıdır…
Yerel bir gazetede en az bir köşe yazısı mutlaka bulunmalıdır…
Gazete arşivi çok önemlidir, mutlaka arşiv denetlenmelidir…
Çalışanların haklarının korunup korunmadığını bakılmalıdır…
Üstadın da belirttiği gibi, haberlerin fotoğraflarının altına mutlaka bilgilendirici yazı konulmalıdır… 
Bu fotoğraf Atatürk`ün fotoğrafı bile olsa altına mutlaka "ATATÜRK" diye yazılmalıdır…
Bunları denetlemek de seçilmiş ve atanmış kişilerin işidir…
"Mavi boncuk kimdeyse/ Benim gönlüm ondadır" oynanmamalıdır…
Bu eşitliği sağlayacaklar ise Basın İlan Kurumu`nun temsilcileri ile gazetecilerden ve Vali`liğin atadığı isimler olmalıdır…
Görevlerinin bilincinden olanlardan söz ediyorum…
Ama ne hikmetse, her yıl kura ile yapılan seçimlerde torbadan hep aynı isimler çıkmaktadır…
Böyle olunca da Balıkesir bölgesindeki bazı "gazeteciklere" bile eşit ilan verilmektedir…
Kısacası, "Mavi boncuk kimdeyse/ Benim gönlüm ondadır" oynanıyor…
         *           *          *
Hikaye bu ya…
Nasreddin Hoca`nın Kadı olduğu dönemde bir köpek, bir adam tarafından öldürülür…
Köpeğin sahipleri adamı mahkemeye verirler…
Mahkeme günü gelir çatar…
Salon ağzına kadar dolar taşar…
Tabi gürültü de çok olur.
Bunun üzerine Nasreddin Hoca, yumruğunu masaya vurur ve bağırır: "Bu kalabalık da neyin nesi? Siz dışarı çıkın da ölenin akrabalarından kimler varsa onlar gelsin içeri."
Bilmem anlatabildim mi?
Saygıyla, sağlıkla, sevgiyle kalın…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —