Tarih: 11.03.2014 00:00

3 Dernekten yolsuzluk olaylarına ortak tepki

Facebook Twitter Linked-in

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Erdek Şube Başkanı Yeşim Avcı Uğurlu, Erdek Cumhuriyet Alanında bir araya geldiği Alevi Kültür Derneği Erdek Şubesi ve Serhat İlleri Doğu Anadolu Sosyal Yardımlaşma ve Kültürel Derneği yöneticileri ile beraber ülkemizde son günlerde yaşanan yolsuzluk olaylarıyla ilgili basın açıklaması yaptı.  Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Erdek Şubesi, Alevi Kültür Derneği Erdek Şubesi ve Serhat İlleri Doğu Anadolu Sosyal Yardımlaşma ve Kültürel Derneği yönetim kurullarının bir araya geldiği basın açıklamasını okuyan ADD Erdek Şubesi Başkanı Yeşim Avcı Uğurlu, çok önemli ve tarihi bir süreçten geçildiğini ifade etti.  
Yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakları ortadan kaldıracağız söylemiyle görev gelen iktidarın boğazına kadar yolsuzluk ve rüşvet iddialarının içine battığını öne süren Uğurlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:                  
"İnternette hergün yenisi yayınlanan ses kayıtlarının gerçek olmadığını açıklamak yerine internet yasakları ile kişisel verilerimiz depolanmaya başlanmış ve internet üzerinden her hareketimiz izlenerek karşıt görüşten olan herkes potansiyel terör örgütü gibi görülmeye başlanmıştır. Adalet Bakanı ile Başbakan arasında geçen konuşmada hakimin alevi olduğu vurgulanarak, Alevilerle ilgili fişlenmenin en üst düzeyde yapıldığını göstermiştir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olan Fikri Işık, `Hissediyorum, bu kasetler montaj diyerek` kriptolu telefonlara bakan 5 kişiyi yıllık izne göndermiş ve çalıştıkları mekanlara ilişkilerini kesmiş ve bilim teknolojinin hislerle de idare edilebileceğini ispatlamıştır. Burhan Kuzu, twitter hesabından `Ses kayıtları doğru bile olsa bu halk iktidardan memnun` diyen bizlerle, zekamızla alay etmiştir. Bir yanda kaçma şüphesi olmadığı gerekçesiyle bırakılan yolsuzluk davası sanıkları bir yanda kaçma şüphesi ile 6 senedir hapislerde tutulan bu ülkenin aydınları gazetecileri ve askerleri …Ortada iktidara karşı yapılan bir komplo var ise, bunu ispatlamak yerine açılacak davaların önüne geçmek ve yapılabilecek tutuklamaları önlemek için yeni düzenlemelere gidilmiştir. Binlerce polisin yeri değiştirilmiş, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Adalet Bakanlığı`na bağlı bir genel müdürlük haline getirilmiştir. HSYK böylece, siyasetin etkisi altına girmiş ve yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. İstedikleri hakimleri istedikleri davaya atayarak, özellikle 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan kurtulmayı düşünmektedirler. Bu yasa ile iktidar istediği Ağır Ceza Mahkemesi`ni kendi Özel Yetkili Mahkemesi olarak kullanılabilecektir. Diğer yandan, TBMM`de görüşülen MİT Yasası ile MİT çalışanlarına çok önemli dokunulmazlıklar getirilerek MİT`e Anayasa`nın üzerinde yetki tanınmaktadır ve komuta Adalet Bakanı`nın iki dudağı arasındadır. Bunların içinde polisin, jandarmanın ve TSK`nın görevleri arasında olan bütün iç ve dış operasyonları bizzat düzenleyebilme yetkisi de vardır. İç operasyon denince akıllara provakasyon düzenleme gelmektedir. Bunu en son gezi olaylarında yaşadık. Gezi olaylarında Molotof kokteyli atan kişi MİT adına çalıştığını söylemiş ve MİT`te bunu doğrulamıştı. TBMM`de brifing veren MİT infaz yetkisi ve terör örgütü ile görüşmelerinin yasal olarak kabul edilmesini istemiştir. Bu istekler ülkeyi Faşizmin kucağına oturtmaktan başka bir şey değildir. Atatürk ve arkadaşlarının bizlere bıraktığı laik, demokratik, sosyal hukuk devleti parçalanmıştır. Ülkemizin 10 yılda geldiği bu durumun hesabını sorumluları bir gün elbette verecektir. Bizler, Misak-ı Milli sınırları içersinde Türk Ulusu olarak özgür yaşamak istiyoruz. Sansür, yasak, rüşvet, yolsuzluk, paralel yapı, bölücülük, ayrımcılık istemiyoruz. Toplumun bir kesiminin özerklik adı altında bölücülük yapmasına karşıyız. Türk Bayrağı altında ana yurdumuzda bağımsız ve özgür şekilde yani insanca yaşamak istiyoruz."
Konuşma şu şiirin okunmasıyla sona erdi:
"Dörtnala gelip Uzak Asya`dan Akdeniz`e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim..."
Haber : Sibel Ertan



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —