ADD Erdek Şube Başkanı Kılıç: 30 Ağustos törenlerinin gerçek sahibi Kurtuluş Savaşını bu zaferle taçlandıran Türk Silâhlı Kuvvetleridir

ADD Erdek Şube Başkanı Kılıç: 30 Ağustos törenlerinin gerçek sahibi Kurtuluş Savaşını bu zaferle taçlandıran Türk Silâhlı Kuvvetleridir

Atatürkçü Düşünce Derneği(ADD) Erdek Şubesi, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle bir açıklama yaptı.

Atatürkçü Düşünce Derneği(ADD) Erdek Şubesi, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle bir açıklama yaptı.
ADD Şube Başkanı Sâkine Kılıç, düzenlediği basın toplantısında, şunları söyledi:
"Askeri güç, ülkenin milli hedeflerine ulaşabilmek amacıyla her zaman elde bulundurulması ve kuvvetli tutulması gereken, vazgeçilmez yegâne silâhlı unsurdur. Aynı zamanda yurdun sınırlarına tecavüz etmeye niyetli düşman ülkeler için de caydırıcı bir unsurdur. Orduyu güçlü ve her zaman hazır tutmak ise iktidarın görevidir.
Kurtuluş Savaşı, askeri gücü, siyasi hedefi yerine getirebilmek amacıyla, yerinde, zamanında kullanabilmenin becerisini gösteren birçok örnekle doludur. Bunların en görkemlisi ise büyük taarruzdur. Kurtuluş olmadan, kuruluş olamazdı. Bugün, tüm olumsuzluklara rağmen bir vatana ve bayrağa sahip olabilmemizi, ordumuzun zaferi sonrasında, Atatürk ve arkadaşlarınca kurulan Türkiye Cumhuriyeti`ne borçluyuz.
Türk Silâhlı Kuvvetleri, halkın içinden gelen ve iyi yetişmiş kadrolarıyla, son döneme kadar ülkemizin ve cumhuriyetimizin güçlü koruyucusu olmuştur. 
Bugün ülkemizi, Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluşunu simgeleyen, ulusal bilinci pekiştiren milli bayramlarımızı ulusun zihninden silmek, unutturmak isteyen, onların yerine ithal projelere hizmet eden bir iktidar yönetmektedir.
29 Ekim, 23 Nisan ve 19 Mayıs törenlerini iptal eden iktidar, bu kez de Cumhurbaşkanının hastalığı nı bahane ederek, köşkteki resmi törenleri iptal etmiştir.
Ne var ki, devlet kurumlarında devamlılık esastır. Bu törenlerin yapılması, kişiye bağlı değildir. `Padişahım, çok yaşa!" demek için düzenlenmez. Devlet, her koşulda temsil edilir. Esasen 30 Ağustos törenlerinin gerçek sahibi, Kurtuluş Savaşı`nı, 30 Ağustos`la taçlandıran Türk Silâhlı Kuvvetleri`dir.
Ne acıdır ki, son 10 yılda Büyük Ortadoğu Projesi(BOP) peşindeki ABD ve önde gelen batı ülkelerinin, bölgede amaçlarını gerçekleştirmekte, ulusal duruşuyla engel olarak gördükleri Türk Silâhlı Kuvvetleri`ni güçsüzleştirme ve yıpratma faaliyetlerine, örneğini bugün de gördüğümüz gibi, kendi özel amaçlarını gerçekleştirmek isteyen iktidar da katılmaktadır.
Sözde Ergenekon ve Balyoz davaları ve burada kullanılan terör örgütü üyesi itirafçı gizli tanıklar aracılığıyla, ordunun en üst ve değişik kademelerinde görev yapmış/yapan, görevdeki ve emekli general ile subaylar tutsak edilmiştir. Mevcut kadrolara verilen gözdağı ve terörle mücadele araçlarının ortadan kaldırılmasıyla, bölünme tehlikesinin sınırına gelinmiştir.
Siyasal iktidar, 2002 yılında sıfır düzeyinde devraldığı terör sorununu, bugün, Suriye`deki rejime şekil verme iddiası ve içeride açılım adıyla sürdürdüğü ayrıştırıcı politikası ile içinden çıkılmaz bir duruma getirmiş ve sorun, Türkiye Cumhuriyeti`nin bekâsını tehdit eder duruma gelmiştir.
Yeni `Anayasa Projesi` gerçekleşirse bu, Türkiye Cumhuriyeti`nin bölünmesi ve laik toplum-devlet düzeninin sonu demek olacaktır.
Ülkesini kendi amaçları uğruna bölünmenin eşiğine getiren bu iktidar, Suriye üzerinde, emperyalist devletlerle tehlikeli oyunlar oynamaktan vazgeçmeli, isyancılarla değil, doğrudan muhataplarıyla bir `devlet`e yaraşır ilişkiler kurmalı; Türkiye`nin ve ordusunun zedelenen onurunu iade etmeli; bölünme anayasası çalışmasından, vatanı ve milleti sonu olmayan maceralara sürüklemekten bir an önce vazgeçmeli, ya da istifa ederek, ulusal bir yönetimin önünü açmalıdır."