CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, EPDK´nın elektrik dağıtım şirketlerini kayıran uygulamalarından bir an önce vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
Elektrik faturalarında şeffaflık isteyen Akın, ?Son 2 yılda faturadaki ?enerji bedeli´ % 35 artarken dağıtım bedeli % 53 oranında artmış durumda. Vatandaşı elektrik değil karartılan elektrik faturaları çarpıyor. Faturalar derhal şeffaflaştırılmalı? dedi.
Akın, ?Konutta kullanılan elektrik dağıtım tarifesi son 2 yılda % 53, son 1 yılda % 14 arttı. Son 2 yılda faturadaki ?enerji bedeli´ % 35 artarken dağıtım bedeli % 53 oranında artmış durumda. Bu artışın yanı sıra EPDK´nın şeffaflıktan uzak uygulamaları soru işaretleri doğuruyor. kaynaklanıyor. Vatandaş elektrik faturasına ödediği ücreti önceden kalem kalem yazılan faturasında görürdü. Daha sonra getirilen düzenleme ile bu giderler ´dağıtım bedeli´ başlığı altında toplandı. Vatandaş, karartılmış bir fatura ile karşı karşıya. Vatandaştan neyi gizliyorsunuz? Faturalarda gizlenmesi gereken bir şey mi var? Dağıtım bedelini EPDK belirliyor. Elektrik faturalarında yer alan dağıtım bedeli yalnızca faturanın dağıtımı veya sayacın okunması bedeli değil, elektriğin üretiminden tüketicilere teslimatına kadar oluşan tüm maliyetler bu rakamı oluşturuyor. Dağıtım şirketi yaptığı yatırımın maliyetini de bu bedelin içine koyuyor. Yani elektriğin üretildiği santrallerden vatandaşın evine gelene kadar yapılan tüm yatırım için vatandaş para ödüyor. EPDK´nın bu yıl içindeki yayınladığı 3 tarife dikkatle incelendiğinde dağıtım bedellerinin bir miktar düştüğü görülüyor. Ancak faturalarda bir indirim söz konusu değil. Çünkü EPDK dağıtım bedelini düşürürken bu kez enerji bedelini yükseltiyor. Böylelikle vatandaşın ödediği faturanın düşmesi mümkün olmuyor. Korunup kollanan vatandaş değil enerji şirketleri oluyor. Çünkü, doların yükselişi şirketlerin kredi borç yükünü daha da artırdı. Sadece dağıtım şirketlerinin yaklaşık 5 milyar dolar kredi borcu var. Dolarla borçlanan şirketler TL ile tahsilat yapıyor. Bu sorunun temel nedeni ise şu: Yapılan dağıtım özelleştirme ihaleleri sonucunda ortaya çıkan dolar bazlı devir rakamları çok abartılı seviyelerde gerçekleşti. Dağıtım şirketleri gerçek değerinin 2-3 katına satıldı. İhaleye giren şirketler doğru düzgün hesap kitap yapmadan teklif verdiler ve sonuçta dolar bazlı büyük miktarda kredi kullanmak zorunda kaldılar. Dönemin hükümeti, sadece gelir odaklı bir yaklaşımla, alacağı paraya baktı. Bu şirketler bu işi düzgün yapabilir mi kısmına hiç bakmadı. Şirketler ise yanlış hesap ve öngörülerle büyük borca battı. Böyle olunca da, tarife artışlarıyla hatalarını telafi etmeye çalışıyorlar. Yük yine vatandaşın sırtına biniyor.? Haber Merkezi