Bize öyle öğretti büyüklerimiz, dostlukların mezara kadar olduğunu. Şimdi elinizde tuttuğunuz bu gazetenin kurucularından rahmetli Tuncay Ertan ile de bizim dostluğumuz O`nun yaşadığı süreçte hiç bitmedi. Şimdi ondan geriye bana sadece "Hoş bir seda ve anılar kaldı."
Cevval bir gazeteci namzediydim rahmetli ile tanıştığımızda. Ufuk Gazetesi`nin ser mürettibiydi. Şimdi aklınızdan "Ser Mürettip" ne diye geçireceksiniz. Bizim zamanımızda gazeteler elle dizilir, montajı yapılır ve öğle basılırdı. İşte bu işi yapan ustalara da "Ser Mürettip" denirdi. İşte öyle bir ustaydı rahmetli. Yıllar biri birini kovaladı. Ben Ankara Rüzgarlı sokakta "aç kurtların sofrasına" düştüğümde (sene 1974) O Bandırma Ufuk Gazetesi`nin ser mürettipliğini yıllarca yaptı. Her Bandırma`ya gelişimde mutlaka O`nu bulur, erenlerin sağı solu belli olmaz ya, biz de felekten geceleri çalardık.
x x x
Gel zaman, git zaman derken rahmetlinin Erdek`e taşındığını ve burada da kayın biraderi (O`da rahmetli oldu) Ahmet beyle hem matbaacılık ve bunun yanında da bir gazete çıkarttıkları haberini almıştım. Bu benim için sürprizdi, zira Erdek gibi o zamanlar avuç içi kadar olan bir yerleşim alanında gazetecilik yapıp da ne olacaktı? Ancak, bunun böyle olmadığını şimdi görüyorum. Dostluğumuz yıllar boyu; ben Ankara`da O Erdek`te bulunduğumuz sürece hep devam etti. Bundan da mutlu olduğumu her yerde ve ortamda anlatmaktan da bıkmadım. Bu yazıyı yazarken O`nu yeniden hatırladım, `hey gidi günler hey` deyip adeta haykırdım ve rahmetle andım. Yattığı yer Cennet mekan olsun
x x x
Eylül ayı içerisinde gazetenin kurulduğunu hayal-mayal hatırlıyorum, Mehmet de öyle bildiğini söylemişti. Benden bir yazı yazmamı istediğinde, hatıralarım yeniden canlandı. Şimdi Mehmet`in, Taygun ve Tuncay adlarındaki koç gibi iki evladı var. Baba ve dede mesleğini başarıyla götürüyorlar. Gerçi işin ağır tarafı çocukların üstünde ya; yine de bir gölge var üzerlerinde: BABA!
x x x
İşte siz adına ne derseniz deyin; ben Mehmet Ertan diyorum kendisine. Rahmetlinin izinden başarıyla ilerliyor. Zaman gelecek o da evlatlarına devredecek bayrağı. Mehmet gibi onların da bu bayrağı kalemlerini satmadan, yeri gelirse kırarak bir başka nesile devredeceklerine de inancım var. Bu vesile ile `Ser Mürettip" kardeşim, ağabeyim, ustam Tuncay Ertan`ı rahmetle anarken, YENİ ERDEK`in de başarılı daha nice yılları geride bırakmasını temenni ediyor, Tanrımdan; tüm renklerini onlara göndermesini diliyorum SİYAHTAN öteye.