Tarih: 06.04.2013 00:00

Bandırma Devlet Hastanesi, ülke gündeminde

Facebook Twitter Linked-in

Gazetemiz yazarı Önder Balıkçı`nın gündeme getirdiği, Haydarçavuş Camii`nde bulunan merkezi sisteme bağlı şekilde, Bandırma Devlet Hastanesi`ndeki hoparlörden de yüksek sesle ezan yayınlanarak, hastaların sağlıklarının hiçe sayılması konusunu Vatan Gazetesi yazarı, Bandırma damadı Mustafa Mutlu da, köşesine taşıdı.
Gazeteci-Yazar Mustafa Mutlu, 4 Nisan 2013 tarihli köşe yazısında, "Hastanede din istismarı!" başlıklı yazısında konuya şöyle değindi:
"Hastaneler, belki de en sessiz olmamız gereken yerlerdir. Çünkü hasta insanın uyumaya ihtiyacı vardır ve gürültüye kesinlikle tahammül edemez. O yüzden, artık pek rastlamasak da, birkaç yıl öncesine kadar hastanelerin duvarlarına "Sus" işareti yapan hemşire fotoğrafları asılırdı. Ama tüm "güzel ve doğru sözler" gibi onlar da mâzide kaldı! Şimdi hastane yöneticileri, bırakın gürültücü vatandaşları uyarmayı, uyuyan hastaları yataklarından sıçratacak işlere imza atıyor.
Ezan yayını!
Bunlardan biri, Bandırma Devlet Hastanesi`nde yaşanıyor. Hastane yönetimi, bir süre önce binanın çatısına hoparlör yerleştirdi ve merkezdeki Haydarçavuş Camii`nde okunan ezanı yayınlamaya başladı. Şehrin dışında kalan hastane binasından yapılan ezan yayınının duyulabileceği en yakın yerleşim yeri ise üç kilometre ötede! Böyle olunca hoparlörün sesi sonuna dek açılıyor. Sonra ne mi oluyor? Hastanenin en üst katındaki nöroloji servisinde yatan ve ağır ilâçlarla uyutulmaya çalışılan felçli hastalar, zamanlı zamansız uyanıyor, tedavileri sekteye uğruyor.
Bandırmalı meslektaşım sevgili Önder Balıkçı, günlerdir bu konuyu yazıyor ve diyor ki:
`Yalnız İslâm dünyasında değil, diğer dinlerde de, hastanelerde böyle bir uygulamanın olduğunu, örneğin çan çalındığını sanmıyorum. Ezan, "namaza çağrı" anlamına gelir. Ancak, hastaneler gibi insan sağlığıyla bire bir ilgili kurumlarda böyle bir uygulama asla olamaz. Artık zaten her hastanemizde mescitler var. İsteyen kişi, namaz saatini, cep telefonunun alarmıyla bile hatırlayabilir ve namazını kılabilir. Kaldı ki bu uygulama, yüce dinimizin özüne de aykırıdır. Çünkü İslâmiyet, insan sağlığına çok fazla önem veren bir dindir. Ama bizim toplumumuzda birçok siyasi kurum ve kuruluş, ne yazık ki dini kullanarak, kendisine çıkar sağlamaya çalışma kolaycılığı ve alışkanlığından asla vazgeçmemektedir. Ne yazık ki, siyasi düzenden kendilerine çıkar sağlamak isteyen birçok bürokrat ve yönetici de, Bandırma Devlet Hastanesi örneğinde olduğu gibi "siyaset yalakalığı"nı sürdürme görevini kendilerine yakıştırmaktadır. 
Bandırma Müftüsü Cahit Çetin`e sesleniyorum. Sayın Çetin, hasta sağlığını biraz olsun düşünüyorsanız, Bandırma Devlet Hastanesi`ndeki bu uygulamaya son veriniz. Çünkü siz, bu konuda en yetkili karar makamısınız.`
Dinden soğutmak!
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, cami ve din sömürüsü aldı başını gidiyor. İktidar temsilcileri durmadan 2. Dünya Savaşı yıllarında depoya dönüştürülen camilerden söz edip, halkın din duygularını istismar ediyor. Başta İstanbul olmak üzere tarihi ve doğal SİT alanlarına devasa camiler yapılıyor. "Aman, dinsiz ilân edilirim" korkusuyla da hiç kimse ağzını bile açamıyor! Ama bu kadarı fazla…
İnsanları dinlerinden soğutmayın be kardeşim! Çünkü eğer gerçekten dindarsanız, en iyi sizin bilmeniz gerekir ki…
Dinden soğutmak, günahların en büyüğüdür!"



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —