Tarih: 17.11.2023 22:00

Bandırma Müzesi’nde amfora söyleşisi

Facebook Twitter Linked-in

Marmara Adası açıklarında, “Çamaltıburnu 1 Batığı”nda 1998-2004 yılları arasında kazı çalışmaları yaparak 800 adet amforayı(seramik kaplama kapları) gün ışığına çıkaran İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nergis Günsenin ve ekibi, Bandırma Müzesi’nde sunum ve söyleşi gerçekleştirdi.

Bandırma Müzesi Müdürü Tülin Tan’ın konuşmasının ardından, 2024 yılında yayınlamak için hazırladığı akademik kitap için Bandırma Müzesi envanterine kayıtlı bulunan bu amforalar üzerinde çalışmalar yapan Günsenin’in yanı sıra bu konuda yüksek lisans yapan Koç Üniversitesi Denizcilik Fakültesi öğrencisi Burcu Ustabaş ve doktora çalışması yapan aynı üniversiteden Savannah Ulalian Bishop da sunum yaptılar.

Prof. Dr. Nergis Günsenin, 1998-2004 yılları arasında gerçekleştirdikleri, 23 metre derinlikteki kazılardan çıkardıkları 13. yüzyıl Bizans dönemine ait 800 adet amforanın 165’inin grafitolu(üzerinde kazıma çizgiler bulunan), diğerlerinin damgalı olduğunu, ticari gemilerde çeşitli maddelerin taşındığı seramikten yapılmış amforaların kalınlığının ortalama 46-70 santimetre, ortalama 70 kilogram olup, beyaz veya kırmızı şarap, hububat gibi maddeler taşıdığını, 110 litre kadar alabildiğini belirtti.

Günsenin, kazı yaptıkları dönemde, Marmara Adası açıklarında, 13. yüzyıla ait 16 arkeolojik sit alanı, 13 batık, 2 amfora yapım atölyesi ve 2 höyük belirlediklerini belirtti.

Prof. Dr. Nergis Günsenin, denizde batık kazı yapmanın, karada arkeolojik kazı yapmaktan daha zor olduğuna işaret ederek, “Denizdeki kazılarda bir günde en çok 46 dakika çalışabiliyorsunuz. Oysa karadaki kazılar için 8 saattir. Üstelik, denizde çok soğuk bir ortamdasınız” dedi. Günsenin, batık çalışmasının en önemli avantajının ele geçirdikleri arkeolojik eserlerin tarihlerinin karadaki kazılara göre daha kolay belirlenmesi olduğunu sözlerine ekledi.

ÖNDER BALIKÇI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —