Erdek Körfezi Dayanışma Platformu'nun, Kapıdağ Sanayi Karşıtı Günler programı kapsamında gerçekleşen söyleşiye konuşmacı olarak Oktay Konyar da katıldı. Kadir Dadan'ın başkanlığındaki platformun irtibat bürosunda, Kırsal ve kentsel alanda mücadeleler ve deneyimler konulu söyleşine, İstanbul'dan gelen diğer konuşmacı Ender Eren ile birlikte katılan Konyar, çevreyi sahiplenme konusunda yurttaş bilincimizin eksik olduğunu belirterek başladığı konuşmasında şunları söyledi:
Bu siyasal iktidar ovaları, sulak alanları, ormanları yok etti. Çevre talan edildi. Çevre de insan gibidir ve hakları vardır. İnsanlar, yaşadıkları çevreye bilinçli bir şekilde sahip çıkmalıdır. Ancak ülkemizde çok duyarsız bir toplum yaratıldı. Anne-babalar, çocuklarına, 'Aman, sen derslerine çalış, okulunu bitir, hiçbir şeye karışma' diyor. Yani suçu sisteme yüklemek de doğru değil. Sorun bizde. Çevreye verilen büyük zarar karşısında suç işlemeden ve şiddete bulaşmadan karşı koymalıydık. Ancak yeterince yapamadık. Erdek'e baktığımda şunu gözlemliyorum. Burada aydın ama rahat bir toplum var. Oysa bu bölgede Türkiye'nin en korkunç bir çevre tehlikesi kapıda duruyor. Bundan birkaç yıl önce Bandırma'da, dönemin eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın kurmak istediği termik santrale büyük tepki gösterilerek, bu konuda geri adım attırmıştık. Oradaki eylemlere ben de katılmıştım. Şimdi Erdek ve yöresinde, Dilovası'ndaki çevre katliamını bile sollayacak kadar büyük bir tehlike var. Bölgeye getirilmek istenen dev projelerle insanlarımız kanserin tehdidi altında. Bu duruma çok daha büyük tepki göstermelisiniz.
BİRAZ DAYAK YEYİN, BİR ŞEY OLMAZ
Bergama'daki altın madeni ve Ege'yle ilgili birçok eylemde, başında kasketiyle, yarı-çıplak eylemlere katılan ve asteriks lakabıyla da bilinen aktivist Konyar, çevre için verilen mücadelede tek çözüm yolunun dik durmak ve inatla direnmek olduğunun altını çizerken, şöyle konuştu:
Çevre, artık bir savaş alanıdır. Bu mücadelede insanların karşısında sermaye, yargı, üst düzey yöneticiler de yer almaktadır. Bu nedenle yılmadan mücadele ederken, yavaş yavaş dayak yemeyi de öğrenin. İnanın az bir dayakla bir şey olmaz. Akşam evinize döndüğünüzde, yediğiniz copu, dayağı çocuklarınıza keyif, zevk ve mutlulukla anlatırsınız. Biz, bunu yıllarca Bergama'da yaşadık. Bergama köylüleri, haklı mücadelelerinde suçlu duruma düşmemek için yasaları, hukuku bile öğrendiler. Onların önünde iki yol vardı. Ya pes edecekler, ya da yaşam haklarını savunacaklardı. Onlar, topraklarına ve yaşam haklarına sahip çıktıkları gibi 16 yıldan beri de tüm ülkeye yurttaşlık bilincini yaymaya çalıştılar. Çevre mücadelesinde başarıya ulaşmanın tek yolu, alanlara çıkmak, suç işlemeden, şiddete bulaşmadan, onurlu bir şekilde direnerek yurttaşlık hakkını kullanmaktır. Üniversiteleri, alanlara taşımaktır. AKP, elimizden dağları, yaylaları, ovaları, her şeyden önce ise insanlık onurumuzu aşağılayarak aldı. Sözüm ona güneşi zapt edecektik ama bırakın güneşi zapt etmeyi, nefes bile alamayacak duruma geldik. Erdek ve yöresine getirilmek istenen bu ağır sanayi tesislerine karşı daha ciddi eylemler ve daha büyük tepkiler gösterirseniz, ancak o zaman devletin, Erdek'te neler oluyor?' diye başını çevirmesini sağlar ve başarıya ulaşırsınız.
Konyar, Türkiye'nin, 7 Haziran seçiminde bu iktidardan kurtulması gerektiğine işaret ederken, oyunu HDP'ye vereceğini sözlerine ekledi.