Büyükşehir gerçeği: Kuşcenneti ve Bandırmaya etkileri konulu panel yapıldı

Büyükşehir gerçeği: Kuşcenneti ve Bandırmaya etkileri konulu panel yapıldı

24. Bandırma Uluslararası Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali kapsamında, Büyükşehir gerçeği: Kuşcenneti ve Bandırmaya etkileri konulu panel yapıldı.

24. Bandırma Uluslararası Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali kapsamında, "Büyükşehir gerçeği: Kuşcenneti ve Bandırma`ya etkileri" konulu panel yapıldı.
24. Bandırma Uluslararası Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali kapsamında, "Büyükşehir gerçeği: Kuşcenneti ve Bandırma`ya etkileri" konulu panel yapıldı. Nikah salonunda gerçekleşen panele konuşmacı olarak Bandırma İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Orhan ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı ve Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nadir Suğur katıldılar.
Panelden önce açış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Sedat Pekel, 1987 yılından başlamak üzere Kuşcenneti`nin çok zor dönemler geçirdiğini vurgularken, şunları söyledi:
"Geçtiğimiz günlerde, Taksim Gezi Parkı`nda başlayıp, tüm ülke geneline yayılan olayları sadece ağaç kesilmesi olarak görmemek gerekir. Gezi Parkı`ndan başlamak üzere yükselen tek ses, vatandaşların, yaşam alanlarına müdahale edilmesine tepkisini ortaya koymaktadır. Bu arada, vatandaşa, orantısızın da üzerinde güç kullanılmış, Bandırma da, tarihinde ilk kez biber gazıyla tanışmıştır. Bu olayları üzüntüyle karşılıyoruz. Bu tepki ve olaylara karşın hâlen birilerinin, yumuşamaya katkıda bulunmamaları da ayrıca üzüntü vericidir. Bu olayları, başta hükümet olmak üzere herkese ders olmasını diliyorum."
Havutça:"Halka zulüm edilmesine neden olanlardan hesabını sorarız"
CHP Balıkesir Milletvekili Namık Havutça da konuşmasında, kendisinin de iki gün önce gittiği Taksim Gezi Parkı`nda bulunan gençlerin sadece demokrasi, barış, sevgi, özgürlük ve dayanışmadan yana tavır koyduklarının altını çizerken, şu değerlendirmede bulundu:
"Oradaki gençler, insanlar, birbirlerine son derece saygılı. Ekmek ve sularını paylaşıyorlar. Herhangi bir rahatsızlıkları durumunda müdahale edecek sağlık ekipleri bile var. Demokratik hak talebinde bulunan bu kişilere Başbakan, "çapulcular` diyerek, onları aşağılıyor. Bu olayları da, bizim organize ettiğimizi öne sürüyor. Keşke CHP olarak böyle bir organizasyon gücümüz olsaydı. İşte o zaman iktidara gelirdik. Çoğunluğu, 1990 yılı ve sonrasında doğan bu gençler, otoriter değil, demokratik bir toplum isterken, direniş göstererek, haklarını arıyorlar. Bu gençlere yönelik şiddet uygulanmasına neden olan emniyet müdürleri, valiler, kaymakamları uyarıyorum. Yaptığınız bu Anayasa ve yasa dışı davranışlarınızın hesabını size bir gün mutlaka sorarız."
CHP olarak Büyükşehir yasasına genelde karşı olmadıklarını, ancak beldelerin kapatılması ve köylerin tüzel kişiliklerine son verilmesine karşı bulunduklarını vurgulayan Havutça, şu değerlendirmede bulundu:
"Artık deniz ve çevremizin çok daha iyi korunması gerekir. Son olarak halkımız, Taksim`de AVM istemediğini haykırdı. Bandırma ve yöresi de, son yıllarda İstanbul sermayesinin çekim alanına girdi. Bu nedenle çok dikkatli olmalıyız. Bu arada, Gezi Parkı olayları nedeniyle doğal çevrenin tamamen elden gitmesine neden olacak yeni imar yasası, son anda meclis gündeminden geri çekildi. Ancak unutmayın ki, yakında yeniden gündeme gelebilir. Sanayiciler ve rantçılar pusuda. Ancak şu gerçeği kimse unutmasın ki, halkın türkülerini yakanlar, yasaları yapanlardan daha güçlüdür."
Gökhan Orhan: "Büyükşehir yasası, merkeziyetçi geleneğin ürünü"
İlk panelist Gökhan Orhan, Büyükşehir yasasının, hükümetin merkeziyetçi yönetim geleneğinin bir ürünü olduğuna işaret ederken, şunları söyledi:
"2011 yılından bu yana ulusal planlama kapsamında, Bakanlıklarda yeni yapılanmalar dahil, yeni düzenlemeler yapılıyor. Bu yeniden yapılanma süreci içinde yerel yönetimlerin planlama yetkisine müdahale edilerek, bu yetkiler merkeze alınıyor. Ancak şu bir gerçektir ki, bu yasaya paralel olarak Büyükşehir yapılan yerlerde beldelerin kapatılması, köy tüzel kişiliklerinin ortadan kaldırılması ve il özel idarelerinin yok edilmesi Anayasa`ya aykırıdır. Büyükşehir yasasıyla birlikte başta Kuşcenneti olmak üzere doğal çevrenin korunması da çok güçleşmiştir. Yine bu yasayla halkın ve belediyelerin, yörelerinde yapılacak herhangi bir termik santrale çevresel nedenlerle karşı çıkmaları da artık olanaksız duruma gelmektedir. Yasanın belki de tek olumlu yanı, olanakları yetersiz olan küçük belediyelerin, kentleriyle ilgili katı atık tesisleri yapma yetkisinin, Büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda bulunmasıdır."
Prof. Dr. Nadir Suğur: "Bu yasa, yaraya merhem olamaz"
Prof. Dr. Nadir Suğur da konuşmasında, gerçekte Türkiye`nin, Büyükşehir yasasına ihtiyacı olduğuna değinirken, "Ancak bu şekilde çıkarılan yasa, yaraya merhem olamaz" dedi. Bu yasayla ülke genelinde 1591 beldenin kapanıp, 16.082 köyün tüzel kişiliğinin sona erdirildiğine dikkati çeken Suğur, şöyle konuştu:
"Tüzel kişilikleri sona erdirilen köyler, ilk beş yıl içinde emlak vergisi, su ve elektrik parası ödemeyecekler ama beş yıl sonra çok zor duruma düşecekler. Bu yasanın baş kaybedeni, beş yıl sonra büyük sıkıntıya düşecek olan köyler olacaktır. Kapatılarak, mahalleye dönüşen beldeler de diğer bir kaybedendir. Yasayla en çok kazanan Ankara, yarım kazanan ise Büyükşehirler olacaktır. Bu arada ilçe belediyelerin elleri-kolları bağlanacaktır. Bandırma gibi büyük ilçelerin belediyeleri de, küçük belediyeler gibi aynı mevzuatla yönetilecek olmaları nedeniyle ayrıca sıkıntı yaşayacaktır. Yasadaki bir başka gariplik ise şudur: Büyükşehir kapsamına alınan yerlerdeki beldeler ve il özel idareleri kapatılıp, köylerin tüzel kişilikleri sonlandırılırken, Büyükşehir olmayan illerdeki beldeler, köyler ve il özel idareleri, varlıklarını sürdürmektedir. Bu ikili hukuk yapısının, Anayasa`ya aykırı olduğunu düşünüyorum. Yine bu yasada, sivil toplum örgütleri ve kent konseylerine hiçbir sorumluluk yüklenmemesi de çok yanlıştır."
Panelin ardından Belediye Başkanı Sedat Pekel, konuşmacılara plaket verdi.         Önder Balıkçı