2001-2008 yılları arasında Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP) Balıkesir Milletvekili olan Dr. Turhan Çömez, “Bandırma Gazeteciler Cemiyeti”nde(BGC) açıklamalarda bulundu.
KÖY ENSTİTÜLERİ
Konuşmasına, “Köy Enstitüleri”nin 82. kuruluş yıldönümünü kutlayarak başlayan Çömez, “Köy Enstitüleri uzun ömürlü olsa Türkiye’nin geleceğini değiştirebilirdi. Halen yaşadığım İngiltere’de, bu vizyonda eğitim-öğretim kurumları var” dedi.
TEK ADAM REJİMİ VAR
Ülkemizde bugünkü siyasi ortamı değerlendiren Turhan Çömez, şunları söyledi:
“Bugün Türkiye Cumhuriyeti yeni bir rejime evrildi. Tek adam veya Cumhurbaşkanlığı sistemi denilen rejimde her şey tek adamın dudağı arasında. Her şeye o karar veriyor. Parlamento etkisiz duruma geldi. Artık parlamenter rejimden söz etme olanağı yok. Özgür medya ortadan kalktı.”
ERGENEKON HAİN BİR KUMPASTI
“Ergenekon” ismi verilen hareketi “hain bir kumpas” olarak niteleyen Çömez, tutuklamalar öncesinde kendisine haber verilmesi üzerine İngiltere’ye dedikodularıyla ilgili olarak şöyle konuştu:
“Böyle bir olay asla doğru değil. Süreçten hiç haberim yoktu. İngiltere’ye yabancı dil eğitimi almak için gittim. Havaalanında da beni çok sayıda dostum uğurladı. 15 Temmuz’a kadar giden yola gelince. Hükümetin, bu sürece gelinceye kadar FETÖ’ye destek ve katkısını herkes biliyor.”
6’LI MASA DOĞRU TAVIR
Seçimler yaklaşırken altı partinin ortak bir ittifak için aynı masaya oturmasını doğru bir tavır olarak gördüğünü vurgulayan Çömez, şunları aktardı:
“Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002 yılında iktidara yolsuzluklar ve yoksulluklarla mücadele, daha çok demokrasi ve özgürlükler vaat ederek gelmişti. Bugün Türkiye yolsuzluk batağı içinde. Yoksulluk büyük boyutlarda. Demokrasi ve özgürlüklerden söz etmek mümkün değil. Bu nedenle önümüzdeki seçimler çok önemli. Bu seçimde doğru ile yanlış, iyi ile kötü, güzel ile çirkin, ahlak ile ahlaksızlık oylanacaktır. Önümüzdeki seçim tarihi nitelik taşıyor. Bunları düşündüğümüzde 6’lı masa tavrı doğrudur ve dilerim bozulmadan devam eder.”
YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL
“Gezi olayları”nın bir isyan hareketi veya darbe girişim olmadığına dikkati çeken Çömez, şu değerlendirmede bulundu:
“Gezi olayları, Türkiye’de var olan bir ruhun, çevreye sahip çıkma bilincinin sokağa taşınmasıdır. Osman Kavala, bu dava öne sürülerek ve ayrıca yeni suçlar yaratılarak yıllardır cezaevinde. Üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin cezaevinden çıkarılması gerektiği kararına rağmen bırakılmıyor. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları bağlayıcıdır ve uyulması gerekir. Ülkemizde yargı bağımsızlığı da büyük darbe aldı.”
KÖPRÜ DEĞERLENDİRMESİ
Çanakkale Köprüsü’nün yapımına da değinen Çömez, şöyle konuştu:
“Bu köprünün yapım işinde milyarlarca lira ‘Beşli Çete’ye boca edildi. Buna göre, 10 yıl içinde kendilerine verilen araç geçiş garantisiyle 3 milyar Euro ödenecek. Bu milletin parasıdır.”
GÖÇMEN KRİZİ BEKÂ SORUNU
Başta Suriyeliler olmak üzere diğer göçmenlerin ülkemize girmesini “beka sorunu” olarak niteleyen Çömez, şunları aktardı:
“Ülkemizin bugün içinde bulunduğu en önemli iki sorunun ekonomik kriz ve göçmen krizi olduğunu düşünüyorum. Bu iki kriz, gelecekte Türkiye’nin geleceğini etkileyecektir. Hükümet, göçmen krizinde şeffaf değil. Ülkemizde halen kaç Suriyelinin bulunduğunu bilmiyoruz. Bunlardan kaçına vatandaşlık hakkı verildiği belli değil. İçişleri Bakanı, Suriyelilerin, ülkemizde işledikleri suç oranının yüzde 1,5 olduğunu açıkladı. Böyle bile olsa demek ki Suriyelilerin işledikleri suç sayısı 70 bindir. Bu da azımsanmayacak bir sayıdır. Aslında ülkemizde göçmen sorunu değil, işgal sorunu var. Bunun sorumlusu da ABD’dir. Bu Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçasıdır. Bugün ülkemizde Suriyeli göçmenlerin, ‘sığınmacı’ statüsünde kalmaları için bir gerekçe kalmamıştır. Çünkü Beşar Esat, Türkiye’de bulunan Suriyelilerin, ülkelerine dönmesi durumunda haklarına hiçbir işlem yapılmayacağını açıklamıştır. Hükümetimizin, Beşar Esat ile anlaşma yaparak ve el sıkışarak, ülkemizdeki Suriyelileri, ülkelerine geri göndermeleri gerekiyor.”
ERDOĞAN KAYBEDECEĞİ SEÇİME GİRMEZ
“Cumhur İttifakı”nın, “Millet İttifakı”na sık sık “Cumhurbaşkanlığı adayını açıkla” dayatmasının “siyasi bir taktik” olduğunu öne süren Turhan Çömez, şu değerlendirmede bulundu:
“Peki, soruyorum. Halen ‘Cumhur İttifakı”nın adayı belli mi? Değil! Tayyip Bey’in aday olacağı tahmin ediliyor. Ancak Tayyip Bey’i çok iyi tanıyan biriyim. Buna dayanarak söyleyebilirim ki, Tayyip Bey, kaybedeceğini bildiği bir seçime asla girmez. Anketler yaptırır, değerlendirmeler ve kaybedeceğini anlarsa kendisi aday olmaz, başkasını aday gösterir. ‘Cumhur İttifakı’nın, ‘Millet İttifakı’na Cumhurbaşkanı adayını açıklaması için baskı yapması, ortaya çıkacak adayı karalayarak yıpratma düşüncesidir.”
ADAY KİM OLMALI
“Millet İttifakı”nın adayının demokrasi kültürüne sahip, deneyimli, kendini her alanda yetiştirmiş, ülkeyi ve dünyayı iyi tanıyan, vizyon sahibi bir kişi olması gerektiğinin altını çizen Çömez, “Millet İttifakı”nın, Cumhurbaşkanı adayını hemen açıklaması baskısına boyun eğmemesini doğru buluyorum” dedi.
SİYASETTE YER ALMAYI DÜŞÜNMÜYORUM
12 yıldan beri yaşadığı İngiltere’den dönerek ülkemizde siyaset yapmayı şu ortamda düşünmediğini vurgulayan Çömez, şöyle konuştu:
“43 yaşında İngiltere’ye ilk gittiğim dönemde ülkemizdeki yetkililerin de girişimleri sonucunda zulüm gördüm. Para kazanmak için sokakları temizledim. Trenler için bilet sattım. Sonunda İngiliz İçişleri Bakanını bile mahkûm ettirerek İngiltere’de oturma hakkı elde ettim. Böylece düştüğüm yerden kalkmayı başardım. Bu olumsuzluklar beni olgunlaştırdı ve benim için şans oldu. Hiç pişman ve üzüntülü değilim. Ülkeme hizmetin bedelini ödediğimi düşünüyorum. Milletvekilliği dönemimde siyaseti hiçbir zaman bir daha, yeniden seçilmek için yapmadım. Liderlerin elinde oyuncak olmadım. Hatta ‘Biz milletvekilleri kurşun asker değiliz’ diye bağırdım. Yolsuzlukları eleştirip, özgürlükleri ve demokrasiyi savundum. Bugün ise ülkede ‘korku imparatorluğu’ hâkim duruma geldi. Tek adam rejimi sürüyor. Ülke tek renk, tek düşünce yapısına uygun duruma getirilmek isteniyor. Şu anda İngiltere’de kendime bir düzen kurdum. Kendime ait bir hastanem var. Doktorlar yetiştiriyorum. Kanser ameliyatları yapıyorum. Şu anda Türkiye’ye dönmeyi ve herhangi bir siyasi partinin çatısı altında siyaset yapmayı düşünmüyorum. Ülkemi ve Bandırma’yı çok seviyorum. Gelecekte ne olur bilmem. Bandırma’dan bir istek gelir ve bana ihtiyaç olursa bu konuyu o zaman yeniden değerlendiririm. Ancak bugün için siyasete dönme istek ve niyetim yok. Yüreğim burada bile olsa siyaseti düşünmüyorum.”
“KANAL İSTANBUL” RANT PROJESİ
Hükümetin zaman zaman gündeme getirdiği “Kanal İstanbul”un ABD’nin istediği bir “rant projesi” olduğuna işaret eden Çömez, “Bu projeyi küresel güçler ve özellikle ABD dayatmaktadır. Ülkemize hiçbir yararı ve ekonomik karşılığı yoktur” dedi.
ÇİFTÇİ PERİŞAN
Son yıllarda ülkemizdeki çiftçi sayısının 3 milyondan 2 milyona düştüğüne dikkati çeken Çömez, şöyle konuştu:
“Binali Yıldırım Bey, çiftçilere, ‘Bir avuç toprak bulsanız bile deli gibi ekin’ diyor. Ülkenin gerçeklerinden bu kadar uzak duruma geldiler. Başta gübre ve zirai ilaçlar olmak üzere çiftçi giderleri çok arttığı gibi, devletin çiftçiye verdiği destek de yarı yarıya azaldı. Çiftçi nasıl ekecek, nasıl üretecek? Binali Bey, ‘Deli gibi
ekin’ diyor. Ben de ona ‘Başta Cumhuriyet değerleri olmak üzere her şeyi deli gibi sattınız. Bu koşullarda söyle de senin evlatların eksin’ diyorum. Ekonomide yaptığınız yanlışlar, uyguladığınız ‘beton ekonomisi’ ülkeyi bu duruma getirdi.”
ÇİLLER NE YAPTI Kİ, SİYASETE YENİDEN GİRECEK
Eski Başbakan Tansu Çiler’in yeniden siyasete gireceği söylentilerini ciddiye almadığını vurgulayan Çömez, “Tansu Çiller, bu hükümetin, İYİ Parti’nin oylarını bölmek için yaşama geçirmek istediği bir projedir ama tutmaz. 70 yaşını geride bırakan Tansu Çiller, sağ kültürü hak etmiyor ve karşılığı da yok” diye konuştu.
NEBATİ’YLE OLMAZ
Ekonominin Nureddin Nebati’nin yönetiminde başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını öne süren Çömez, “AKP Hükümeti, ekonomik açıdan çok sıkıştı. Derin bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Hükümet, dışarıda sürekli para arıyor. Halkımıza ise ‘sabır kültürü’ aşılanmaya çalışılıyor. Nebati’nin, İngiltere’de yaptığı açıklamalar da yanlış” dedi.
İNGİLTERE’DEKİ ENFLASYON İLE TÜRKİYE KIYASLANMAZ
AKP iktidarının sık sık, Avrupa ülkelerinde de Türkiye’deki gibi yüksek enflasyon görüldüğü iddialarının gerçek dışı olduğuna dikkati çeken Çömez,”Evet, İngiltere’de de bazı ürünlerde fiyatlar biraz arttı. Ancak İngiltere’deki enflasyon oranı sadece yüzde 7, Türkiye’deki gibi yüzde 140’larda değil” diye konuştu.
DENİZ VE DEMİRYOLU ÖNEMLİ
Ülkemizin, karayolları ulaşım ağından çok deniz ve demiryolu taşımacılığına yönelmesi gerektiğinin altını çizen Çömez, “Örneğin yapılacağı söylenen Bandırma-Bursa hızlı tren hattı bir an önce hizmete girmeli. Çünkü yeni yapılan Çanakkale Köprüsü, bu hat için uygun bir konumda” dedi.
BANDIRMA İL OLMALI
Bandırma’nın mutlaka il olması gerektiğinin altını çizen Çömez, “Bandırma, gerek gelişmişliği ve gerekse coğrafi konumuna göre il olmayı çoktan hak etti. Dilerim artık Bandırmalıların bu hayali gerçekleşir” değerlendirmesinde bulundu.
BANDIRMA’DAKİ KAYMAKAM
“Ergenekon Kumpası” nedeniyle kendisinin İngiltere’de yaşadığı ilk dönemlerde Bandırma’daki bir Kaymakamın, babasını yanına çağırarak, “Sen halen Çömez soyadını taşıyorsun. Utanç verici bu soyadını değiştir” dediğini öğrendiğinde o Kaymakam adına utanç duyduğunu vurgulayan Turhan Çömez, şunları söyledi:
“Bu bir zulümdür. Bu zulüm, Belene Kampı’nda bile yoktur. Hiç kimse, aileme bu zulmü yapamaz. Bu Bandırma kaymakamının ismini bugün için açıklamayı uygun görmüyorum. Zamanı gelince mutlaka açıklarım.”
Çömez, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.