Denizcilik sektörüne verilen bir ömür

Denizcilik sektörüne verilen bir ömür

Bandırma’nın denizciliği en iyi bilen isimlerinin başlarında Süleyman Seyfullahoğulları geliyor.

Bandırma’nın denizciliği en iyi bilen isimlerinin başlarında Süleyman Seyfullahoğulları geliyor.
Seyfullahoğulları, 1938 yılında, Makedonya’nın Kalkandelen kentinde doğdu. 20 Kasım 1978’de Bandırma’ya gelen Seyfullahoğulları, 24 Ekim 1960-Ağustos 1998 tarihleri arasında, 48 yıl aralıksız olarak denizcilik sektörüne hizmet verdi.
Süleyman Seyfullahoğulları, 1978-1998 yılları arasında, Türkiye Denizcilik İşletmeleri ve Deniz Nakliyatı A.Ş., Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Bandırma ve Erdek Acenteliği’ni üstlendi.
İDO SEFERLERİNE KATKI SAĞLADI
İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi(İDO) tarafınan, İstanbul-Bandırma arasındaki feribot ve deniz otobüsü seferlerinin başlamasına büyük katkı sağlayan Seyfullahoğulları, o dönemi şöyle anlattı:
“1994-1995 yıllarıydı. Şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan, o dönemde İstanbul Belediye Başkanıydı. Bu seferlerin başlaması için benden de rapor istendi. Üç yıl boyunca, 15-20 günde bir, Saraçhane’deki İstanbul Belediyesi’ne giderek, belediye başkanı sayın Erdoğan’a rapor sundum. O dönemde Denizcilik İşletmeleri İstanbul Belediyesi’ne bağlıydı. Bu işletmenin genel müdürü olan Mustafa Açıkalın’ın kontrolündeki proje çok başarılı oldu ve İstanbul-Bandırma arasındaki feribot ve deniz otobüsü seferleri başladı. Bu süreçte kendisine verdiğim raporlar dolayısıyla sayın Recep Tayyip Erdoğan, beni çok takdir etti ve bana çok güvendi. Bu güveni için teşekkürü bir borç biliyorum.”
Seyfullahoğulları, o yıllarda Deniz İşletmeleri Genel Müdürü olan Mustafa Açıkalın’ın, zaman zaman Bandırma’ya gelerek, lisede tarih öğretmeni olan Recep Çıplak’ın elini öptüğünü belirtti.
ALPTEMOÇİN SICAK BAKMADI
İstanbul-Bandırma arasında feribot ve deniz otobüsü seferlerinin başlatılması için ilk öneriyi 1985 yılında, dönemin Başbakanı Turgut Özal’a anlatmasına karşın sonuç alamaz, Seyfullahoğulları. O olayı şöyle dile getirdi:
“1985 yılında, Başbakan Turgut Özal, bir süre burada bulunan annesi Hafize Özal’ı almak için Bandırma’ya geldi. Kaymakam Sıtkı Arslan, Belediye Başkanı ise Hasan Sur’du. Bu önerimi Özal’a anlattım. Yanımda, Bandırmalı Osman Şeref Eriş’in teyzesinin oğlu, Maliye Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin de vardı. Temoçin, bana, ‘Sana kredi verelim, bu projeyi sen yaşama geçir’ deyince proje gerçekleşmedi.
İLK SEFER 1998 YILINDA GERÇEKLEŞTİ
İstanbul-Bandırma arasındaki ilk feribot seferi, 1998 yılının temmuz ayında gerçekleşir.
Düzenlenen törene İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da katılır. Dönemin Bandırma Belediye Başkanı ise Durgut Ergin’dir. “Adnan Menderes” isimli feribotun limana yanaşmasına binlerce Bandırmalı tanık olur. Dönemin İDO Genel Müdürü, daha sonra Ulaştırma Bakanlığı da yapan Binali Yıldırım’dır.
Seyfullahoğulları, İstanbul-Bandırma arasında sefer yapan feribotların “Katamaran” cinsi olup, iki tekne ve boğum boğum bölmelerden oluşup, su alma ve batma riski bulunmadığının altını çizdi.
BANDIRMA, DENİZ ULAŞIMINI DAHA İYİ KULLANMALIYDI
Denizcilikte iki çeşit taşımacılık olduğuna işaret ediyor, Süleyman Seyfullahoğulları.
Bunların ilkinin karayolları ve deniz yolları ile gerçekleşen “paralel taşıma”, ikincisinin ise “korozman taşıma” olduğunu vurgulayan Seyfullahoğulları, şöyle konuştu:
“Bandırma, coğrafi açıdan çok önemli bir konumda bulunuyor. Bandırma Limanı Türkiye ve ülkemiz için çok önemli. Bandırma-İstanbul arası karayolu ulaşımı 320 kilometreyken, deniz ulaşımı ise 84 kilometre. Yani hem zaman hem de yakıt tasarrufu açısından deniz ulaşımı büyük avantaj. Ancak Bandırma, bu coğrafi konumunu bugüne kadar ne yazık ki çok iyi kullanamadı. Yine aynı bağlamda İstanbul-Tekirdağ bağlantısı da daha rasyonel kullanılmalıydı, olmadı.”
KONTEYNER TAŞIMACILIĞI
Bandırma’da, denizcilik sektöründen emekli olduğu dönemde, Bandırma Limanı’ndaki konteyner taşımacılığı projesi konusunda kendisinden çalışma yapmasının istendiğini belirten Seyfullahoğulları, şunları aktardı:
“ARKAS Holding Denizcilik Şirketi de benden bu konuda çalışma yapmam için talepte bulundu. Yaptığım çalışmalara Etibor A.Ş. Genel Müdürlüğü de destek verdi. Tabii, bu projenin yürümesi için imkânlar gerekiyordu. Emekli bir kişi olarak bunu tek başıma gerçekleştirmem mümkün değildi. Bu konuda Gümrük Müşaviri Özdemir Topçuoğlu’ndan yardım isteyerek, projeyi birlikte yürütmemizi istedim. İlgi gösterdi. Bana projeyi yürütmem için bir otomobil, sürücü ve 2 personel verdi. Etibor Genel Müdürünün özel ilgi ve yardımıyla tarafıma tevdi edilen bir yazı ile Etibor’un Eskişehir Kırka, Bursa Mustafa Kemalpaşa Kestelek, Kütahya Emet ve Dursunbey bor madeni tesislerinde temaslarda bulundum. Bu tesislerde elde edilen bor madenini miktarları ile ilgili aldığımız bilgiler çok önemliydi. Çünkü çıkarılan bu bor madeninin asıl işleme kaynağı Bandırma’daki tesislerdi. Bu madenler, Bandırma Limanı’ndan gemilere yüklenerek ihraç ediliyordu. Bu ihracatın konteynerlerle yapılmasının uygun olacağı konusunda gereken bilgileri İtalya’dan sağlamıştık. İtalya’da, borları konteynerlerle taşınması için özel bir uygulama gerçekleşiyordu. Bu uygulamaya göre bor madeni taşıyan konteynerlerin üzerine özel bir örtü döşenerek, yükleme-boşaltma sırasında tozumanın önüne geçiliyordu. Yine bu yüklemeyi özel kepçeler yapıyordu. Bu yüklemede bir kepçe, 500 kilogramlık bir yükü, konteynere yüklüyordu. Bu uygulamanın, şu anda Çelebi Bandırma Limanı’nda da gerçekleştiğini gördüm.”
DENİZCİLİK BAKANLIĞI KURULMALI
Üç yanı denizlerle çevrili olup, Marmara gibi bir iç denizi de bulunan ülkemize mutlaka bir “Denizcilik Bakanlığı” kurulması gerektiğine dikkati çeken Seyfullahoğulları, “Bu bakanlık, kendi içinde hem deniz ulaşımı hem de balıkçılık sektörünün sorunlarının çözümü için çaba harcayabilir” dedi.
BANDIRMA’YA KALICI HİZMETLERİN GELMESİ İÇİN ÇABA HARCADIM
Denizcilik sektörü içinde görev yaparken Bandırma’ya kalıcı hizmetlerin gelmesi için imkânları ölçüsünde elinden geleni yapmanın mutluluğunu yaşadığını vurgulayan Seyfullahoğulları, “Bu çabaları harcarken, dünya çapında denizciliği çok iyi bilen otoritelerle konuşarak, düşünce ve görüşlerini aldım. Bandırma’nın coğrafi yapısının benzeri dünyada bile çok az. Bu avantajı çok daha iyi kullanması gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
Oğlu, Marmara Üniversitesi Ekonometri ve İstatistik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Seyfullahoğulları’nın yanı sıra iki de kızı bulunan Süleyman Seyfullahoğulları, çok sevdiğini vurguladığı Bandırma’da halen emekliliğinin tadını çıkarırken, dostlarıyla sohbetlerde bulunuyor.
ÖNDER BALIKÇI