Milli Eğitim Bakanlığı, 20 bin öğretmenin atamasını gerçekleştirecek. Bakanlığın kontenjanlarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, matematik ve fen bilimleri gibi temel alanları geride bırakarak en çok atama yapılacak dördüncü alan oldu.
Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, “Bu açıklama, iktidarın, eğitimi dinselleştirme politikalarını sürdüreceğinin açık bir göstergesidir” dedi.
ERDAL DOĞRU’NUN AÇIKLAMASI
Eğitim Sen Bandırma Temsilcisi Erdal Doğru da, 20 bin öğretmen atamasına ilişkin branş bazında kontenjan dağılımı hakkında bilgi vererek şu değerlendirmede bulundu:
“Bu kapsamda en fazla atama yapılacak ilk beş branş sırasıyla 7 bin 503 kontenjanla okul öncesi öğretmenliği, 2 bin 223 kontenjanla sınıf öğretmenliği, 1.250 kontenjanla özel eğitim öğretmenliği, 1.218 kontenjanla din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği ve 1.004 kontenjanla ilköğretim matematik öğretmenliği oldu. Bu atamalarda en büyük sıkıntının, halen ülkemizde 140 bin civarında öğretmen ihtiyacı varken, 20 bin öğretmenin atanmak istenmesi olduğunu düşünüyorum. Demek ki, yine ücretli öğretmenlik aracılığıyla emek sömürüsü yapılacak. Eğitim Fakültesi mezunu öğretmenler, karın tokluğu bile sayılamayacak ücretlerle çalıştırılacak. İş barışı bozulacak, güvencesiz istihdam artarak sürecektir. Bu atamaların anlamı budur. Bu arada, 3600 ek göstergenin yürürlüğe girmesiyle bu açık çok daha büyük noktalara gelecektir. İkinci önemli sorun da mülakat ayıbının sürmesidir. Sınavdan yüksek puan alan adayların hakları ve hukukları göz ardı edilerek bazılarına mülakatta yüksek puanlar verilerek yine öne geçirilmeleri sağlanacaktır. Kısacası sorunlar çözülmüyor, erteleniyor.”
KADİR TAYLAN’IN DEĞERLENDİRMESİ
Eğitim-İş Bandırma Temsilcisi Kadir Taylan da, 20 bin yeni öğretmen atamasının müjde olarak verilmesini doğru bulmadığını vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu:
“20 bin yeni öğretmen ataması müjde gibi veriliyor ama bu açıklamanın arkasında müjde değil, acı gerçekler yatıyor. Öncelikle 20 bin değil, ihtiyaç kadar öğretmen atanmalıdır. İhtiyacın ise bundan çok daha fazla olduğu ortada. Pek çok okulda, kalabalık sınıflarda ders yapıyoruz. Yeni derslikler yapılarak, sınıf mevcutları azaltılmalı ve buna göre öğretmen ataması yapılmalıdır. Ayrıca 3600 ek gösterge ile birlikte pek çok öğretmen, emekliliğini isteyecektir. Bu durum da öğretmen açığını artıracaktır. Milli Eğitim Bakanlığı, bunu hiç hesaba katmamış gibi görünüyor. Atanmayı bekleyen bir milyona yakın öğretmen varken, bu rakamın müjde gibi duyurulması da doğru değildir. Her yıl mezun olanlarla birlikte bu sayı gittikçe artıyor. Bu sayılar dikkate alındığında 20 bin rakamı komik kalıyor. Öğretmen atamaları dar bir zamana sıkıştırılıyor. Eylülün ilk haftasında ataması yapılacak öğretmenlerin tüm hazırlıklarını tamamlayarak okul açılışına yetişmeleri bekleniyor. Üstelik bu atamaların büyük çoğunluğu İstanbul’a yapılacak. Bu ekonomik koşullarda ne zaman ev bulunacak, taşınılacak, eğitim-öğretime hazır duruma gelinecek düşünen yok. Milli Eğitim Bakanı dururken, bu açıklamayı Cumhurbaşkanının yapması da doğru değil. Bu durum, bakanlığı etkisizleştiriyor. Sonuç olarak, eğitim sisteminin ihtiyacı kadar atama yapılmalı, atanamayan, başka işlerde çalışmak zorunda kalan öğretmenlerimiz, öğrencilerine kavuşabilmelidir. İtibardan değil, asıl eğitimden tasarruf olmaz. Çünkü gelişmiş bir ülke için en büyük itibar, çağdaş bir eğitimdir.”
Haber : Önder Balıkçı