Tarih: 01.05.2025 20:07

Erdek'te 1 Mayıs kutlandı

Facebook Twitter Linked-in

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları kapsamında Ali Haydar Sahil Bandı önünde toplanan kalabalık kortej oluşturarak Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü.  Erdek Emek ve Demokrasi Platformu bileşenlerinin düzenlediği 1 Mayıs kutlamaları meydanda devam etti.

Etkinliğe; Erdek Belediye Başkanı Burhan Karışık, CHP Erdek Belediye Meclis Üyeleri, Cumhuriyet Halk Partisi Erdek İlçe Teşkilatı, Türkiye İşçi Partisi Erdek İlçe Teşkilatı, Erdek Emek ve Demokrasi Platformu'nun bileşenleri olarak; DİSK Genel İş Sendikası, Eğitim Sen, Eğitim İş, DİSK Emekli Sen,  2021 Tüm Emekliler Sendikası, Atatürkçü Düşünce Derneği, Alevi Kültür Derneği, STK’lar ve vatandaşlar katıldı.

Kortejdeki grupların meydandaki yerlerini almasının ardından etkinlik, saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başladı.

Programın açılış konuşmasını 1 Mayıs Tertip Komitesi adına Yağmur Davran yaptı.

Davran konuşmasında şu ifadelere yer verdi;

"Eşitlik, Özgürlük, Adalet, Barış ve Demokrasi için; Emeğin Gücüyle Alanlardayız. 1 Mayıs, emekçilerin insanca yaşam, eşitlik, özgürlük ve barış talepleriyle alanları doldurduğu; dünyanın dört bir yanında mücadele ve dayanışmanın yükseltildiği tarihsel bir gündür. 1886’da Chicago işçilerinin öncülüğünde başlayan bu büyük yürüyüş, bugün hâlâ işçi sınıfının, emekçilerin ve ezilen halkların sömürüye, adaletsizliğe ve baskıya karşı birleşik mücadelesinde yolumuzu aydınlatıyor.

Bugün Türkiye’de milyonlarca emekçi, artan hayat pahalılığı, derinleşen yoksulluk, işsizlik ve adaletsizlik kıskacında yaşam mücadelesi veriyor. Ucuz emek sömürüsüne dayanan ekonomik büyüme stratejisi nedeniyle ücretler baskılanıyor. Çalışma koşulları ağırlaştırılıyor. Vergi yükü artırılıyor. Eğitim, sağlık başta olmak üzere en temel sosyal haklar ticarileştiriliyor; güvencesiz çalışma biçimleri olağanlaştırılıyor. Eğitim ve bilim emekçileri düşük ücretlerle, sözleşmeli, esnek ve angarya çalışmaya zorlanıyor. Gençler ise diplomalarıyla birlikte işsizliğe ve geleceksizliğe mahkûm ediliyor.

Ülkemiz yalnızca ekonomik krizle değil; demokratik hakların gasp edilmesi, ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin yok edilmesiyle de ağır bir baskı altına alınmış durumda. Milyonlarca yurttaşın oylarıyla seçilmiş Sn. Ekrem İmamoğlu, diğer belediye başkanları, Genel Başkanlar, hakkını arayan ve şuan sağlık sorunları yaşayan gençlerimiz tutuklanıyor. Halkın haber alma hakkı için mücadele eden gazeteciler, işleri ve ekmekleri için örgütlenmeye çalışan mücadeleci sendikacılara, öğrencilere kadar toplumun tüm kesimleri, iktidarın otoriter uygulamalarının hedefi hâline gelmiş bulunuyor. Seçilmiş belediye başkanlarını ve yöneticilerini parti genel başkanlarını siyaset liderlerini  Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki rakibini, Sivil Toplum Kuruluşlarınin önderlerini, gazetecileri, adaletsizliğe karşı mücadele eden kadın erkek herkesi , gençlerimizi  cezaevine atarak koltuğunu korumaya çalışanlar bilmelidir. Halkın iradesini tutuklayamazsınız! Demokrasiyi  tutuklayamazsınız! Cumhuriyeti tutuklayamazsınız! HEP BERABER BİZ KAZANACAĞIZ.

Biz işçiler, emekçiler; dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce ayrımı olmaksızın, emek gücüyle yaşam mücadelesi verenler olarak, dünyanın her yerinde olduğu gibi ortak taleplerimizi yüksek sesle dile getirmek için bugün burada bir araya geldik.

Özellikle üniversiteli ve liseli gençler, son aylarda geleceklerine sahip çıkmak için ülke çapında güçlü eylemler örgütlediler. Geleceksizlik dayatmasına, eşitsiz eğitim sistemine, rant odaklı politikalara ve demokratik haklarının gasp edilmesine karşı ayağa kalkan gençlik, umudun ve direnişin taşıyıcısı olmuştur.

Gençlerin parasız, bilimsel ve demokratik eğitim ile güvenli demokratik bir Türkiye için yükselttiği talepleri, bu ülkenin emekçileri olarak kendi mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.

Kıdem tazminatımıza el uzatılmasına, haksız yere işten çıkarmalara, açlığa ve sefalete mahkûm bırakılmaya, sendikasızlaştırmaya, grev yasaklarına, güvencesizleştirmeye, çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına ve topyekûn hayatımızın karartılmasına karşı alanlardayız.

Eşitliği, barışı, kardeşliği ve özgürlüğü ülkemizde ve tüm dünyada egemen kılacak güç bizleriz. Tüm kurum ve kurallarıyla demokrasi ancak bizlerin mücadelesiyle sağlanabilir.

Bugün mücadele azmimizi bir kez daha haykırmak için buradayız.

Emekçilerin yüzlerce yıl süren mücadeleler sonunda elde ettiği haklar ellerinden alınmak isteniyor.

Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik özelleştiriliyor; sosyal devlet ortadan kaldırılıp yerine paranın egemen olduğu bir düzen kurulmak isteniyor.

Denetimsizliği, kuralsızlaştırmayı, esnekleştirmeyi öneren bu politikalara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma koşulları, sosyal adalet, eşitlik, kardeşlik, barış ve özgürlük için her zamankinden daha kararlı şekilde mücadele edeceğiz.

Dünyanın farklı ülkelerinde ve ülkemizde de görüldüğü gibi, darbe dönemlerinde en fazla hak kaybına uğrayanlar emekçilerdir.

Emekçiler darbelerin en büyük düşmanı, demokrasinin en büyük dostudur. Tam demokrasinin sağlandığı ortamlar, işçi hak ve özgürlüklerinin yaşama alanıdır.

Savaşların olduğu coğrafyalarda insan hakları ve emek mücadelesinden söz edilemez;

Gazze’de uzun zamandır süren insanlık dışı saldırılara karşı sessiz kalmayacağız. Çocukların, kadınların, sivillerin katledildiği bu vahşete dur diyoruz. Biz emekçiler savaşın değil, barışın tarafındayız.

Kadınlar toplumsal yaşamın her alanında yer almalı, şiddetsiz ve güvenli çalışma ortamı sağlanmalı, mobbing ve taciz son bulmalıdır. Toplumsal yaşama güçlü bir şekilde katılım, kadınlara karşı uygulanan şiddet döngüsünün kırılmasında büyük rol oynayacaktır.

Taşeron sorunu işçi statüsünde, sendikalaşma ve toplu sözleşme hakkı kapsamında bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Kamuda çalışan taşeron işçiler kadroya alınmalıdır. Staj ve çıraklık mağdurlarının emeklilik sorunları çözülmelidir.

Kamu kurumlarındaki geçici işçilik uygulaması, güvencesiz istihdamın bir türüdür. Bu koşullarda çalıştırılan işçiler güvenceyle istihdam edilmelidir.

İş cinayetlerine dönüşen iş kazaları önlenmelidir.

Kıdem tazminatı işçiler bakımından vazgeçilmez ve tartışılmaz bir haktır. Buna el uzatılması, ortadan kaldırılması ya da daraltılması yönündeki talepler gündeme dahi getirilmemelidir.

1 MAYIS’TA ALANLARDAN BİR KEZ DAHA SESLENİYORUZ

Biz, insanca çalışmak ve insanca yaşamak istiyoruz.

Taşeronda, güvencesiz, kuralsız çalışmak, ucuz işgücü olmak, iş kazalarında can vermek istemiyoruz.

Bizler alın teriyle, haram lokma yemeden yaşam mücadelesi verenleriz. Bizler, tüm insanların refah ve huzur içinde kardeşçe yaşadığı bir dünyayı hayal ediyoruz.

Bizler, açlık sınırının altında bir ücretle yaşamaya mahkûm edilen milyonlarca emekli olarak, insanca yaşayacağımız, kimseye muhtaç olmayacağımız bir ülke hayal ediyoruz. Ve emeklilere sendika kurma hakkı istiyoruz.

Biz milyonlarca işçi ve emekçi, ekmeğin hakça bölüşümünün mücadelesini veriyoruz…

İşin, ekmeğin olmadığı bir yerde sosyal barışın da olmayacağını biliyoruz.

Emeğin baş tacı edildiği, her alanda demokrasinin geçerli olduğu bir düzen istiyoruz.

Asgari ücret birey değil, aile temelinde hesaplanmalı, insana yakışır geçim şartlarını sağlamalıdır.

Ücretli çalışanlar üzerindeki ağır vergi yükü düşürülmeli, vergi adaletsizliği giderilmelidir.

İşsizliğin pençesindeki milyonlarca genç için istihdam alanları sağlanmalı, nitelikli eğitim ve meslek edindirme programları desteklenmelidir. Beyin göçü bu ülkenin geleceğini çalmamalı! Gençlerimizin umudu yurt dışında değil, kendi ülkesinde yeşermelidir.

Tahrip edilen, yok edilen doğal ortam bizlerin de yok olması demektir. Ekonomik gelişme politikaları, dar bir çevrenin değil, tüm toplumun çıkarına göre belirlenmelidir. Dar çevrelerin kısa sürede elde edecekleri yüksek kârlar uğruna, tekrar oluşumu onlarca, belki yüzlerce yıl sürecek doğal kaynakların tahribatına neden olacak uygulamalar kamu erki tarafından engellenmelidir. Tarım alanlarının imara açılması, besin kaynaklarımızın ve geleceğimizin yok edilmesidir.

Bizler artık bu gidişe hep birlikte DUR diyoruz.

Biz sosyal adalet, eşitlik ve refah istiyoruz.

Biz tüm çalışanlar için insan onuruna yaraşır, yaşama koşulları ve sendikal haklar istiyoruz.

Biliyoruz; başka bir dünya mümkün. 

Biliyoruz, adalet mümkün.

Biliyoruz, hak, hukuk, vicdan mümkün.

Ve biliyoruz, güzel günler bu topraklara yeniden gelebilir.

biz buradayız.

Geri adım yok, susmak yok.

Çünkü biz inanıyoruz:

Bir gün mutlaka adalet kazanacak.

Bir gün mutlaka biz kazanacağız. 

Bugün belki karanlıklar örtüyor bu güzel ülkenin üstünü. 

Belki adalet yara alıyor, belki hak yerini bulmuyor. 

Bize susmamız, boyun eğmemiz, sıramızı beklememiz söyleniyor. 

Ama biz unutmuyoruz!

Bize Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten emanet edilen bu vatan, en zor zamanlarda bile bu milletin omuzlarında yükselmiştir.

Büyük Atatürk bize yalnızca bir toprak bırakmadı; bir duruş, bir inanç, bir mücadele ruhu bıraktı.

O, “bir gün istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen” dediğinde,

bugünleri görüyordu.

İşte şimdi bizim zamanımız!

Karşımızda zincir gibi duran haksızlıkların, susturulmuş seslerin, gölgede bırakılan gerçeklerin karşısında, yılmadan durma zamanı! 

Korkmuyoruz!

Çünkü biz, umudun adıyız.

Çünkü biz, emeğin adıyız.

Yaşasın hak, yaşasın halk, yaşasın umut.

Yaşasın 1 Mayıs, 

Yaşasın emek, birlik, mücadele ve dayanışma günü."

Erdek’te ki 1 Mayıs kutlamaları, konuşmaların ardından çeşitli etkinliklerle devam etti. Emekçiler, marşlar eşliğinde halaylar çekerek birlik ve dayanışma mesajlarını yineledi. Kutlama, meydanda gerçekleşen müzik dinletisiyle sona erdi. 

Haber: Tuncay Ertan

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —