Tarih: 14.02.2010 00:00
Eski Bakan Baki Ataç bilinmeyenleri açıkladı
Balıkesir Hukukçular Derneği`nin "Salı Söyleşileri"ne katılan eski Devlet Bakanlarından A. Baki Ataç, söyleşide, siyaset yaptığı dönemdeki siyaset, iktidar- muhalefet- ordu ilişkileri ile bugünkü siyaset, asker ilişkilerini örnekler vererek anlattı.
Avukatlık mesleği ile ilgili yaşadıklarından örnekler veren Ataç, Avukatlara çağrıda bulunarak kendilerine en yakın siyasi partide siyaset yapmalarını önerdi
"Kendinize en yakın partide siyaset yapın"
"Salı Söyleşileri"nin konuğu olan A. Baki Ataç, özgeçmişinin okunmasının ardından birikimlerini, siyasette yaşadıklarını Dernek üyesi Avukatlarla paylaştı.
Siyaset merakının Babasından geldiğini, Türkiye`nin Cumhuriyet ile yönetilmesini, demokratik, laik bir sistemin olmasını çok önemsediğini açıklayan eski Bakanlardan A. Baki Ataç, 1960 ihtilalinde 10 yaşında olduğunu, babasının da siyaset yapması nedeniyle o dönemde huzursuzluklar yaşandığını söyledi.
1961 yılında partiler kurulurken o zamanki Adalet Partisi`nin kuruluşunda bulunduğunu, ilçe ziyaretlerine katılarak, konuşmaları dinlediğini, daha sonra üniversiteyi bitirdikten sonra 1974 yılında Adalet Partisi İl Gençlik Kolları başkanlığına seçildiğini anlatan Ataç, o zaman daha oturmuş ve kurumsallaşmış bir siyasetin olduğunu belirterek, AP`nin o dönemde Avrupa`nın en iyi teşkilatlanmış muhafazakâr partisi olarak kabul edildiğini belirtti.
AP`nin üye ve delege yapısının sağlıklı olduğunu, o zaman ön seçim yapılmadan kesinlikle milletvekili sıralamasının yapılmadığını, 1980 yılında il yönetiminde olması nedeniyle kendisine siyaset yasağı getirildiğini ifade eden Ataç, "Genç bir avukat olarak 25 yaşında Adalet Partisi`nin yönetimlerinde yer almak çok alışılagelmiş bir şey değildi. Bir sene sonra yeni il yönetimi seçimi oldu. Beni il yönetimine alarak ikinci başkan yaptılar.
12 Eylül ihtilali oldu, sadece ikinci başkan olmam nedeniyle bana siyaset yasağı getirildi.
Hiçbir gerekçesi yok. Suç işlemedim, herhangi bir şeye karışmadım ama siyaset yasaklısısın dediler. Benim de kendime göre birçok hesabım vardı. Tabi ki milletvekili olmayı kafama koymuştum. Bir hedef ve idealimdi. 1981 yılında ben aday olmayı düşünüyordum ama 1980 12 Eylül`ü olunca ve siyaset yasaklısı olunca onu deneme şansım olmadı" dedi.
"Evren siyasi yaşamımdan 10 yılımı çaldı"
Konuşmasında Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Balıkesir Lisesi Kaymaklı Gecesi`nde bir araya geldiğinde aralarında geçen bir diyalogu da anlatan A.Baki Ataç, Evren`in 10 yılını çaldığını söyledi. Ataç, "Şimdi 1980 12 Eylül`ü ve onun ortaya çıkardığı bir Anayasa var. Bu anayasa hukuku ve hürriyetleri yok eden bir anayasadır. Bu anayasanın mutlaka Türkiye`nin gündeminden çıkarılması lazımdır. Her kesimle ittifak halinde yeni bir anayasa yapılmalı" diye konuştu.
71 yılı muhtırasının da oluş nedeni hakkında yaptığı araştırmalar sonucunda edindiği bilgileri aktaran A.Baki Ataç, "1960 ihtilali var, 1971 muhtırası var. 71 muhtırası niye verildi? Bütün bunların gerçek sebeplerini arayabilmek için biraz okumak, biraz siyaset ve idareyle meşgul olmak lazım. 1960 ihtilali belli. 71 Muhtırası`nın gerçek veriliş sebebini yaptığım araştırmada Adalet Partisi içinden 30-40 milletvekili ayrıldı.1969 yılında tek başına siyasi iktidar olmuş bir partiyi geriye düşürdüler ve o arada benim yaptığım tespitlere göre de Amerika Afyon üretimi yasağının getirilmesini teklif ediyor. O zamanki başbakan olan Demirel`e diyorlar ki Afyon üretimi yasağı getir. Demirel`de ben Afyon yasağı getiremem diyor. Benim ülkemde Afyonkarahisar diye bir il var. O kadar afyonla bütünleşmişiz diyor
Afyon sadece bir esrar çeşidi olarak kullanılmıyor ki. Tıpta da kullanılıyor ve çok önemli bir gelir kaynağı diyor ve bu muhtıra veriliyor.
Arkasından gelen iktidarın yaptığı ilk iş ise Afyon üretim yasağını getirmek oluyor. Olayları çok iyi değerlendirmek, bazı olayların neden geliştiğine çok iyi bakmak lazım."diye konuştu.
28 Şubat`ın arkasında çıkar çevreleri var"
28 Şubat Muhtıra sürecini de değerlendiren A.Baki Ataç, "Bilindiği gibi benim de milletvekili olduğum dönem içinde 28 Şubat Muhtırası verildi. İki siyasi parti o dönemde anlaştı. Bu anlaşmayı ve bu protokolü hazırlayan grupların içinde bende vardım.
Karşı tarafta da o zaman Refah Partisi`nde olan Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Şevket Kazan vardı.
Beraber oturduk mutabakat sağladık. RP o zaman Avrupa Birliği`ne karşı, ondan vazgeçtiler.
Bakanlıklar konusunda anlaşıldı.
Bu protokole bağlanmış iktidar, önemli bir görev ifa ederken, 28 Şubat`ta muhtıra verilerek, siyasi ortaklık sona erdirildi.
Bunun aslında gerçek sebebi irtica tehdidi, şeyhlere Başbakanlıkta yemek vermek değil.
Muhtıranın bu olaylarla hiç alakası yok. Olayın gerçeği şudur. O zamana kadar bankaların büyük gelir ve rant elde ettiği devletin paralarının, bedava, faizsiz kaldığı bankaların sularının, kaynaklarının kesilmiş olmasından kaynaklandı.
Burada yapılan şey; devletin bütün paraları bir havuzda toplandı. Diyelim ki bir kurumun paraya ihtiyacı var. O daha önce yüzde 150 ile bankadan borç para, kredi alıyordu. Ama diyelim ki yine başka bir kurumun parası var, o para faizsiz, çok düşük faizlerle bankada duruyordu. Her ikisi de devletin parası. Bunları bir havuzda toplayıp, bütün harcamalar buradan yapılacak, kredi muslukları kapatılacak dendiği zaman bütün çıkar grupları, sermaye orduyu da bu işin içine dahil etmek suretiyle ordudan ihtilal yapmayı veya bu hadisede iktidarı devirmeye kafasına koymuş olanları da yanına çekerek gerçekleştirildi."dedi
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —