Fotoğraf sanatçısı Münip Bayraktar, Bandırma Gazeteciler Cemiyeti´nin konuğu oldu. Fotoğraf ile ilk tanışmasını, geçmişten günümüze fotoğrafın hikâyesini anlatan Bayraktar, Kuşcenneti temalı yaptığı çalışmalar konusunda bilgiler verdi.
Bayraktar, fotoğrafla buluşmasını şöyle dile getirdi:
?1989 yılında ilk fotoğraf makinemi alarak fotoğrafçılığa başladım. O zamanlar pozometre her makinede yoktu. Kendime öyle bir makine aldım. İFSAK´a üye oldum kitaplar ve dergiler alarak okudum bunlar bana görsel gelişimime katkı sağladı. 10´dan fazla sergi açtım. Karma sergilere katıldım. Daha önce Bandırma´da açtığım Kuşgölü sergisini Mersin´e götürdüm. Çok ilgilerini çekti.?
Dijital fotoğrafa geçişinde kuşak olarak bilgisayar konusunda zorluk yaşadığını ancak ilerleyen süreçte kullanma konusunda önemli yol aldığını anlatan Bayraktar, Kuşgölü´nde çok ilginç olan sazlar söğütler ve su yaşamın kaynağı. Bu üçünden biri yoksa kuluçka yok. O yıl göl suları yükselmediyse kuluçka yapmıyor. Bu üçgenin içinde canlılar var oluş savaşı veriyor. Yaşamı ile çok ilginç bir ortam. Teknik olarak kendimi geliştirdim. Bahara doğru gölde yaşadıklarımı özlüyorum. Bir yıl boyunca Kuşgölü´nde çekimler yaptım.? dedi.
Günümüzdeki fotoğraf anlayışını da birkaç cümle ile özetleten Bayraktar, ?Günümüzde artık fotoğrafta teknoloji, biçim ve içerik üçgeni var. Makinen olacak, bilgin olacak bir de onun içini dolduracak içerik olacak. Bu üçgen tamamlanmıyorsa eksik kalıyor. Fotoğraf bir anlatım dili ise bu dili bilmek gerekiyor.? diye konuştu.
Bayraktar, şu değerlendirmede bulundu:
?Fotoğraf çekeceğimiz kişiyi rahatlatmak gerekli. Sohbet edilmeli. İletişim kurmak şart. Günümüzde fotoğraf eğitimi vermek için fotoğraf bölümleri açıldı. Bizim dönemimizde bu işi dernekler karşılıyordu. BANFAD´ı kurduktan sonra biz seminerler düzenliyorduk. İyi fotoğraf çekmek için iyi bir eğitim alınması gerektiğini düşünüyorum. Daha sonrası kişinin kendi çabasına bağlı. Fotoğrafın dilini, alfabesini öğrenirseniz sonrası özgün tavrınıza bağlı.?
Haber : Önder Balıkçı