Balıkesir Rotary Kulübü, 24 Temmuz Basından Sansürün Kaldırılışının yıldönümü nedeniyle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Balıkesir İl Temsilcisi Önder Balıkçı`yı konuk etti.
Otel Basri`de gerçekleşen toplantıya katılan, gazetemiz yazarları arasında da yer alan Balıkçı, basından sansürün kaldırılışı, yaygın ve yerel basının durumları hakkında düşüncelerini açıkladı. Günümüzde, 1908 öncesi sansürden söz edilmese bile basındaki kısıtlamaların "yasak" ve "otosansür" şeklinde sürdüğüne dikkati çeken Balıkçı, şunları söyledi:
"Bugün, Türkiye`de basından sansürün kaldırılışının 104., 24 Temmuz`ların, gazeteciliğin meslek günü olarak kabul edilişinin 64. yıldönümü. 1948 ile 1971 yılları arasında "Basın Bayramı" olarak kutlanan bu özel gün, özgürlüklerin tırpanlanmış olması nedeniyle 1971 yılından bu yana `Geleneksel Gazeteciler Günü` olarak kutlanıyor.
Ancak, 24 Temmuz`ların, gazetecilik açısından iki anlamı var. Birincisi, `Basın Özgürlüğü yolunda bir mücadele günü` sayılması, ikincisi ise her mesleğin bir günü olduğu gibi gazetecilerin de meslek günü olarak, 1948 yılından bu yana benimsenmesi
Gelelim günümüz basınına
Basın özgürlüğünü de kapsayan ifade özgürlüğü ve onu da kapsayan bilgilenme hakkının varlığından, günümüzde söz etme olanağı kalmadı. Çünkü, medya-siyaset-ticaret ilişkisi, editoryal bağımsızlığı ortadan kaldırdı. Yaygın medya, halkın gerçek sorunlarından uzaklaşarak, siyasete kilitlenmiştir. Gazeteler, okurun ne düşündüğünden çok, okura, gazetenin ne düşündüğünü aktarmaktadır. Böylece de, haber vermekten çok, haber üretmeye odaklanmıştır. Bu nedenle, bir zamanlar `En güvenilir kurumlar` sıralamasında başlarda yer alan basın, işte bu nedenle hızla güven yitirerek, son sıralara düşerken, önemli ölçüde tiraj da yitirmiştir. Nüfusumuz 27 milyon iken, 2,5 milyon gazete okurumuz bulunurken, şu anda 72 milyona sahip ülkemizde satılan gazete sayısı 5 milyon civarındadır. Oysa nüfusu 9 milyon civarında bulunan Azerbaycan`da bile 5 milyona yakın gazete okuru vardır. Dileğimiz, bir zamanlar Susurluk Çetesi, gazeteci Metin Göktepe cinayeti, Hırant Dink`in öldürülmesindeki ihmaller zinciri, tele kulak olayı gibi birçok konuyu aydınlatan yaygın basının, yeniden meslek ilkeleri ve ahlâkına bağlı, halkın sorunlarını gündemine taşıyan yayıncılığa dönmesi en büyük dileğimizdir.
Yerel basın ise `demokrasinin kılcal damarları" gibidir. Ulusal Kurtuluş Savaşı`nın kazanılmasında önemli katkıları bulunan yerel basına devletin desteği son derece yetersizdir. Devlet, yaygın basına `öz`, yerel basına ise `üvey` evlât gözüyle bakmaktadır. Yerel basınımız, ekonomik darboğaz içinde yaşam savaşı verirken, adeta iman gücüyle ayakta kalmaktadır. Buna karşın, yaygın basına göre, meslek ilkeleri ve ahlâkına çok daha fazla sahip çıkmaktadır. Ancak, tirajlarının da yerlerde sürüklendiği bir gerçektir. Ülkemizdeki yerel basın organlarının tirajları, 0rtalama 500-1000 arasındadır. Almanya`daki yerel basın organlarının tirajları ise 50 bin ile 400 bin arasında değişmektedir. İşte bu nedenle, başta işadamları, kurum ve kuruluşlar olmak üzere kentlerde yaşayan herkesin, yerel basına maddi-mânevi sahip çıkmaları gerekmektedir. Bunun yolu ise yerel basını abonelik, ilân ve reklâmlarla, karşılık beklemeksizin desteklemekten geçer. Abonelik olayı ise yerel basın için bilhassa manêvi açıdan, moral motivasyonu yönünden önem taşımaktadır."
Devletin, her dönemde basından korktuğunu ve yasalarla onu kontrol altına aldığını öne süren Balıkçı, "Bugün, cezaevlerimizde 100`ün üzerinde gazeteci tutuklu bulunuyor. Çıkarılan yeni Türk Ceza Yasası ve Terörle Mücadele Yasası`na getirilen maddelerle ifade özgürlüğünün önü kesilerek, hapis tehdidi altındaki gazeteci sayısı ikiye katlandı. Böylece, çok seslilik ve ifade özgürlüğü iyice zedelendi" dedi.
Balıkçı, gazetecilerin, kesinlikle ülkeyi, kentleri yönetmeye kalkmayarak, yönetenlerin yanlışlarını ortaya koymakla yetinmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
Konuşmasının ardından Balıkesir Rotary Kulübü Başkanı Rezzak Kanağ, Gazeteci-Yazar Önder Balıkçı`ya bir teşekkür belgesi verdi.