Tarih: 09.06.2014 00:00

Gazeteci-Yazar Yazgülü Aldoğan: Başbakan, bana 12 yıldır kızıyor”

Facebook Twitter Linked-in

Posta Gazetesi yazarı Yazgülü Aldoğan, 25. Uluslararası Bandırma Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali kapsamında söyleşi ve imza gününe katıldı. Belediye nikah salonunda, CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve CHP Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın yanı sıra Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza'nın da izlediği söyleşide konuşan Yazgülü Aldoğan, sözlerine, Soma'da 301 madencinin yaşamlarını yitirdiği faciadan sonra attığı twitt'in ardından yaşadıklarıyla başlayarak, şunları söyledi:
Başbakan Erdoğan, kendisine muhalefet edip, eleştirdiğim için 12 yıldan beri bana kızgın. Onun, 12 yıl önce, İstanbul Belediye Başkanıyken, Demokrasi, bizim için bir araçtır. Beklediğin yere geldiğinde inersin” sözünü hiç unutmadım. Ben, gazeteciyim. Gazeteci, çağının tanığı, çağının müfettişidir. Bildiğiniz gibi Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı olmadan önce tapusu olmayan bir evde oturuyordu. Binlerce kişi, tapusuz evde oturmaları nedeniyle ve bize benziyor” diye ona oy vererek, belediye başkanlığı koltuğuna oturttular. Ama ne yapayım. Tayyip bey, bana benzemiyor. Milli Eğitim'de 4+4+4'e geçilmesini, dini eğitime yönelmeyi eleştirdiğim için zaten son üç dönemdir bir yazar olarak baskı altındaydım. Tayyip bey, bu dönemde, pek çok arkadaşımı, patronaj baskısıyla işten attırmıştı. Beni de münafık bir ses olarak gördüğünü bildiğimden, bana da yüklenmesini bekliyordum. İşte Akşam Gazetesi'nin durumu. TMSF'nin el koymasının ardından bu gazetenin editörü olarak başına AKP'li bir milletvekili geldi. Böylece bu gazete, artık okuyanı pek kalmasa da, artık çamur atan bir yayın organı durumuna geldi. Bildiğiniz gibi Soma faciasında hepimizin yüreği yandı. Çünkü 301 can, ihmaller zinciri, kölelik düzeninin kurbanı olmuşlar ve bir cerahat patlamıştı. O insanların ölümleri, bir rant düzenini de ortaya çıkarmıştı. Aslında o ölenler, maden işçisi bile değildiler. Manisa'da daha önceleri çiftçilik yapanlar, tütüncüler, eski hayvan yetiştiricileriydi. Bu işleri artık yapamadıklarından, yapacakları tek iş olarak madencilik kalmıştı. Onu da, 1200 lira aylık gibi komik ücretlerle yapıyorlardı. Üstelik, özelleştirilen ve işletmecisinin sadece kâr elde etmeyi düşündüğü bir ortamda. 301 kişinin yaşamını yitirdiğinin belirtilip, aslında ocakta o anda kaç kişinin çalıştığının bile bilinmediği bir ortamda bu acıyı, çok çabuk bir paylaşım aracı olan sosyal medyada, bir twit'le dile getirirken, ‘Bu işçiler ne şehittir, ne gazi' dedim. Çünkü, bir insana şehit derseniz, onu sorgulayamazsınız. Bu toprağı, ülkeyi savunurken şehit olursunuz. Bu yolda mücadele ederken ise zaten ölmeye de hazırsınız demektir. Ama maden ocağındaki bu işçiler, ekmek paralarını çıkarmaya çalışırlarken, maden ocağı patronlarının kâr etmesi yolunda ölmüşlerdir ve böylece niyazi olmuşlardır. Dediğim sadece buydu. Bugün de aynı görüşümün arkasındayım. Düşünün ki Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında, askerlere, ‘Size ölmeyi emrediyorum' derken, onlar da şehit olacaklarını biliyorlardı. Şimdi, Soma'daki faciada yaşamlarını yitirenleri şehit saymak istiyorlar. Peki, daha önce maden ocaklarında  ölenler ne olacak? O zaman onları da şehit, faciadan kurtulanları ise gazi saymak gerekir. Soma'daki faciadan sonra İsmail Ağa tarikatı mensuplarını bölgeye göndererek, ölenlerin ailelerini yatıştırmak için ‘Onlar şehit olup, yedi kat göğe çıktılar' gibi sözler ettirdiler. Başbakan, 1830'lu yıllardaki maden ocağı kazalarını anlattı. ‘Bu işin fıtratında bu vardır' dedi. Böyle şey olur mu? Attığım twit'in ardından ertesi gün bir baktım ki, Başbakan esip gürlüyor, bana! Televizyonları açtım, adam, bana ‘alçak' gibi sözler ediyor. Avukatımı arayıp, ne yapacağımı sordum. Bana, ‘dava aç' dedi. Gel de aç bakalım, bu hukuksuz ortamda. Hatta benim için hızını alamayarak, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında, ‘Suratına tükürün' dedi. Aynı ‘Vurun kahpeye!' örneği gibi. Korkmaz mıyım? Elbette korktum ama korkunun, yararı yok. Bildiğimiz yolda ilerleyeceğiz. Başbakan, vatandaşları da benim için kışkırtarak, hakkımda dava açmalarını istedi. Buna karşın sadece 5 kişi dava açtı. Savcıya ifademi verdim. Twitt'imde, madenciler için ‘pisi pisine öldüler' de diyebilirdim. Ama patronların kâr hesapları yoluna öldüklerini vurgulamak istedim. Bu ifadem, kesinlikle o insanların anılarına hakaret ve saygısızlık değildir. Elbette ki, Soma'da ölenlerin ailelerine tazminat verilsin. Ama bu facia da sonuna dek soruşturulsun ve bundan sonra ocaklarda önlemler alınsın.”
TÜBİTAK'IN BAŞINDA KİM VAR
Bugün, TÜBİTAK gibi bilimsel bir kurumun başında, Ankara Hayvanat Bahçesi'nden gelen bir kişinin bulunduğuna dikkati çeken Aldoğan, Bunlar, TÜBİTAK'ın yapısını neden değiştirmeye çalışıyorlar?” diye düşünüyorum. Bugün anladım ki, mesele, sıkıştıklarında, kendi lehlerine raporlar verdirmekmiş” dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Yazgülü Aldoğan, vatandaşları mutlaka sandık başına gitmeye çağırırken, katılımın düşük olduğu bir seçimin, Tayyip Erdoğan'a yarayacağına dikkati çekti. Aldoğan, seçimin birinci turunda muhalefetin kesinlikle çatı adayı” göstermemesi gerektiğini vurgularken, Eğer seçim, ikinci tura kalırsa ancak o zaman çatı adayı gerekir” diye konuştu.
Aldoğan, Başbakan Erdoğan'ın, dünyadaki saygınlığının da çok düştüğünü öne sürerken, Ülkemizde eğitim düzeyi arttıkça, AKP'ye oy verenlerin sayıları da düşüyor. İşte bunun için tüm okulları imam hatip yapmak istiyorlar” dedi.
Belediye Başkanı Dursun Mirza, konuşmasının ardından Yazgülü Aldoğan'a, günün anısına plaket ve çiçek verdi.
Haber Önder Balıkçı




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —